Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

30 Haziran’a yaklaşırken…

AK Parti’nin kol kırılır yen içinde kalır ata sözünü parti duvarına nakış nakış işleyen, dışarıya bilgi sızdırmama haline karşılık, CHP pek çok kulvarda savaş veren, bölünen, parçalanan bir parti olarak can hıraş mücadelesine devam ediyor.

Dün yaşanan gelişmeler ışığında şunu söylemek mümkün, Mansur Yavaş, Vahap Seçer ve Engin Özkoç’un mutlak butlan ve kayyum riskine karşı tek vücut olma çağrısı havada kaldı.

“Böyle bir açıklama yapamam. Umarım, mutlak butlan çıkmaz, ama olursa da partimi kayyuma terk edemem. Ben kabul etmesem kayyum gelecek. Kayyuma mı bırakayım? Karardan sonra Özel ile oturur, konuşuruz” yanıtı ile konuyu kısadan kestirip attın CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.

Kılıçdaroğlu’nun bu tutumunun iktidara yakın medya kaynaklarında ciddi yer bulduğunu herkes fark ettiğine göre, bundan sonrasında neler olabileceğini de yine benzeri kaynaklardan okumak doğru olacak gibi.

Fuat Uğur’un, TV100’de kaleme aldığı yazısı bu noktada büyük önem kazanıyor;

“Kılıçdaroğlu ilk iş olarak gidip ilçe seçim kurulundan mazbatasını alacak. Kendisinin CHP Genel Merkezi’nin olası aşırılıklarına karşı A ve B planları var. Artık CHP Genel Başkanlığı’ndaki günleri sayılı olan, bu yüzden de muvazenesi iyice bozulan Özgür Özel’in ne yapacağına, daha doğrusu Marmara’dan alacağı talimatla ne yaptıracağına bağlı her şey.

Şayet hukuka saygılı davranıp normal davranışlar sergilerlerse kuşkusuz Kılıçdaroğlu CHP parti Genel Merkezi’ne gidecek ve partinin FİZİKİ BİNASINI teslim alacak.

İmamoğlu – Özel taraftarları CHP Genel Merkezi’ni işgal ederse, mazbatasını alır almaz bir başka binaya geçip CHP Genel Merkezi’nin çalışanlarına çağrıda bulunup “Artık CHP Genel Merkezi bu binadır. Eğer maaşlarınızı almak istiyorsanız orayı terk edip buraya gelmenizde fayda var” diyecektir. Böylece mevcut CHP Genel Merkezi sadece bina olarak orada duracaktır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevine yeniden başladıktan sonra partiyi en baştan yapılandıracağı, çok güvendiği isimleri kritik noktalara getireceği, bu kez eşeği sağlam kazığa bağlayarak kongrelere gideceği belirtiliyor.

Kimileri Kemal beyin yeni kurultayda genel başkanlığa aday olmayabileceği yolunda iddialar ortaya atıyor ama kesin kaynaklardan teyit ettim böyle bir şey yok. Kemal Kılıçdaroğlu yeniden CHP Genel Başkanı olacak. Yalnızca Cumhurbaşkanı adayı olmayacak 2027 ya da 2028 seçimlerinde”

Görünen plan bu…

Tüm bunlar 30 Haziran tarihinde görülecek olan şaibeli kurultay davasından çıkacak olası kararlar üzerine yazılan senaryolar.

Bir kesim erteleme de bekliyor duruşmada, ama görünen o ki erteleme yerine karar daha kuvvetli ihtimal.

Konuyla ilgili Bursa Basınında birlikte mesai harcadığım kıymetli meslektaşım İnan Demirel’in hazırladığı ‘Bu dava neye dayanıyor?’ içerikli belgeselde delillerden ziyade duyumların öne çıktığı vurgulanıyor.

Konuyla ilgileniyorsanız mutlaka izlemeniz gereken bir çalışma…

Kıymetli meslektaşım Pelin Çırpan’ın yaptığı çok kıymetli görüşmeler de var.

CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin;

“4-5 Kasım’da yapılan 38. kurultayın bütün süreçlerinin içindeydim. Hatta Bursa’da Özgür Özel’in adaylığı için ilk imza veren kişiyim. İmza vermekle kalmayıp aynı zamanda hem imza hem de oy sayısını artırmak için çalıştım da.

İddianamede adımın geçtiği bölümlerde bana para teklif edildiği, ama kabul edip etmediğimin belli olmadığı yönünde bir ifade verilmiş. Hem de hayatımda hiç yüz yüze gelmediğim biri tarafından. Hayatın doğal akışı zaten gönüllü olan ve Özgür Özel’e çalışan birine bir şey teklif edilemeyeceğini açıkça gösterir. Tamamen hayal ürünü ve şizofrenik bir ifade ve konuyla ilgili hiçbir adli merciden ifade vermek için çağırılmadım” diyor mesela…

Maltepe Kurultay Delegesi Prof. Tahsin Bakırtaş;

“Bana herhangi bir teklif yapılmadı, söz konusu bile değil. Kurultaydan bir gün önce eşimle birlikte Ankara’ya gittim. Otel paramı da aracımın yakıt parasını da kendim ödedim. Kurultayda iddia edilen telefon verilmesi konusuna şahit olmadım. Benim bir telefonum var, taksitle aldım telefonumu. Buraya kadar saydığım harcamalarla ilgili faturalarımı gösterebilirim.

Özgür Özel’e oy vereceğim belli olduğu halde kurultay günü saat 16.00 gibi Kılıçdaroğlu ekibinden çok önemli bir isim bana ‘Seni bilim kurulumuzda görmek istiyoruz’ diyerek bir teklifte bulundu. Bunlar kurultay süreçlerinde gayet normaldir. Herkes ekibini kurmaya çalışır bu dönemde. Ancak delegeler aklı başında insanlardır, kendilerine gelen teklifler ile partinin geleceğini birbirine karıştırmaz. Kime oy vereceğini hür iradesiyle belirler.

Özgür Özel ekibinin içinde olduğum için sürekli İstanbul’daydım ve parasal bir konunun İstanbul’da ve Kurultayda hiç olmadığını söyleyebilirim. Özgür Özel ekibi 720 civarı oy bekliyordu. Kimseye oy için gitmediler. O parasal konular tamamen hayal ürünü.

İlk turdan sonra Kılıçdaroğlu ‘çekileceğim’ dediğinde, yani ikinci tura kaldığında ben de Ekrem Beyin yanında kendisiyle görüşen ekibin içindeydim. Görüşme sırasında nasıl çekilmesinin uygun olacağı konuşuluyordu. Onursal genel başkan olarak kalması fikrini ortaya atan isim benim. Görüşüm kabul edilmişti. Sonra İmam Bakır Ülküş bağırıp çağırınca konu değişti. Kılıçdaroğlu çekilmekten vazgeçti” diyerek özetliyor süreci.

Urfa Delegesi Hüseyin Kılıç;

“Hiçbir şekilde ifadeye çağırılmadım, Kılıçdaroğlu’nu destekledim, ama ben CHP’liyim. Benim için parti önemlidir, liderler gelip geçicidir. İkisi de bizim genel başkanımız. Partimizin böyle konularda anılmasından çok rahatsızız. Bahsedilen konuların hepsi yalan, hepsi iftira. AK Partililer bizi bölmeye parçalamaya çalışıyor, buna inanıp yanına geçen destekleyenlere de yazıklar olsun. Ben 12 Eylül döneminde Diyarbakır cezaevinde 3 yıl yatarak bedel ödemiş bir kişiyim. Ülkemizin kurtuluşu için bir imkan doğdu ve bunu engellemeye çalışıyorlar” sözleri ile kırgın delegenin sesi oluyor.

Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Sözcüsü Avukat Yücel Akbulut ise konuya son derece hukuki bir açıdan bakarak;

“İftira etmek; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmektir. Bu halde iftira atana/sanığa verilecek ceza bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır” diyerek son derece ciddi bir suçlamanın gündemde olduğunun altını çiziyor.

Hal böyleyken, önümüzdeki dönemde neler olacağını Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu görüşmesinin belirleyeceği netliğiyle şöyle diyebilirim ki; CHP’liler iç cephede birbirlerine kırdırılmak istemekten son derece mutsuzlar.

HABERLER