Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

AK Parti’de mekan değişikliği

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Örgütünün bayramlaşmasını yazdık da 20 yıl boyunca Bursa’yı yöneten AK Parti’nin bayramlaşmasını yazmadan olur mu hiç…

Olmaz elbette…

İlk olarak şunu belirtmek lazım, AK Parti’nin bayramlaşma erezyonu devam ediyor.

Aslında hesabı Norm Haber yazarı İlhami Yıldız gayet açık biçimde yapmış.

Sadece Bursa’da 300 binin üzerinde üyesi olan bir partinin bayramlaşması bin ile bin 500 kişi arasında geçiyorsa, bu işin içinde ciddi bir erimeden söz etmek mümkün.

Elbette bahsettiğim katılım düşüklüğünde bayramlaşmanın tıpkı CHP’nin bayramlaşmasında olduğu gibi arife günü yapılmış olmasının da büyük etkisi var.

Daha önce de bahsetmiştim. Partiler geleneklerin sürdürülmesinden güç alarak kurumsallaşırlar ve kimliklerini böyle tanımlarlar, dolayısıyla bu geleneklerin dışına her çıkıldığında bir yandan parti tabanının itici gücü sizi tekrar ayrıldığınız yola doğru iter.

Ancak AK Parti’nin bayramlaşmasının sönüklüğünü sadece katılım düşüklüğüne bağlarsak diğer argümanları bir kenara koymuş oluruz.

Bayramlaşma alışık olunduğu üzere bayramın ikinci günü yapılmadığı gibi alışık olunan yerde de yapılmadı.

Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinin hizmete girmesiyle birlikte tüm bayramlaşma programlarını bu mekanda planlayan AK Parti bu kez Naim Süleymanoğlu Spor Kompleksini tercih etti toplanma yeri olarak.

Yerel seçimlerin hemen ardına rast gelen Ramazan Bayramı parti bayramlaşması Merinos’ta yapılmışken, şimdi neden yeni bir mekanın tercih edildiği düşünüldüğünde akla iki ihtimal geliyor; CHP yönetimine geçen Bursa Büyükşehir Belediyesi mekanı AK Parti’ye vermemiştir ya da AK Parti önümüzdeki beş yıllık süreçte, bundan sonraki bayramlaşma programlarını halen yönetimde olduğu Yıldırım’da tertip etme kararı almıştır.

Sorduk soruşturduk, zaten CHP tarafından bayramlaşma için kullanılmayan Merinos AKKM bayramın ikinci günü boşmuş. Haliyle tören için AK Parti’nin talep etmesi halinde kendilerine tahsis edilmesinde bir engel yok gibi görünüyor.

Geriye kalıyor ikinci ihtimal, onun da doğruluğu var mı zaman gösterecek…

Ancak parti milletvekillerinin dahi tam kadro olarak katılmadığı bayramlaşma töreninde tek sorunun mekan olmadığı da çok aşikar.

Partinin son derece güçlü bir biçimde belediyeleri elinde tuttuğu, devlet kadrolarına zaten hakim olduğu süreçlerde, insanların en ihtiyaç duydukları ekmek kapılarına ulaşmalarının tek adresi AK Parti’ye üye olmaktan geçiyordu hatırlarsanız.

Partiye üye olmanız halinde belediyede ya da devlet kurumlarında işe girebiliyordunuz. Garanti maaş, düzenli gelir size ancak bu koşullarda sağlanıyordu. Dolayısıyla herkes ülkemizde bulunmayan Hint kumaşı olan işlere yerleşmek için kuyruğa girip AK Parti’ye üye oluyordu bir dönem.

Eeee… Gün geldi çattı, şimdi o devirlerin pabucu biraz olsun dama atıldı. Dolayısıyla parti bayramlaşmalarında boy göstermek, ‘ben de buradayım’ demek gibi zaruretler de ortadan kalktı.

Ben erimenin önemli nedenlerinden birinin de gönülden değil de zaruretten oralarda bulunma durumlarının sonlanmasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Gelelim bayramlaşmanın en ayar veren konuşmasını kimin yaptığı kısmına…

Bahsettiğim isim sizin de tahmin edeceğiniz gibi Son Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu

Partinin 2002 yılından bu yana iktidar olduğuna vurgu yapan ve ilk kez muhalefete düşmüş olmanın kendileri için ilk olduğunun altını çizen Çavuşoğlu;

“Bu sonuç bizi karamsarlığa sevk etmiş olabilir, fakat karamsar olmaya gerek yok, önemli olan alışmamak. Biz; 400 binin üzerinde üyesiyle Bursa’nın en büyük partisi, Türkiye’deki 11 milyonu aşkın üyesiyle de dünyanın en büyük sivil toplum örgütüyüz” diyerek partinin gücünü partililere hatırlatma ihtiyacı duydu.

Haklı da aslında.

Hiç alışık olmadığı bir biçimde muhalefette kalan ve iktidardayken de muhalefetteymiş gibi davranarak, ülkede olup bitenle sanki kendi hükümetlerinin alakası yokmuş gibi davranarak prim yapan parti şu anda ne yapacağını kestirmekte zorlanıyor. Gücünün etkisini de unutmuş durumda.

“AK Parti’yi 2001 yılında milletimiz kurdu, tabelasını milletimiz astı. Yola çıkarken, ‘Biz milletin hizmetkarı olacağız’ dedik. Milletin arasına sokağa inmeliyiz. Çiftçinin yanına, esnafa gitmeliyiz!” sözleri de son derece anlamlı.

Bence de AK Partililer mümkünse esnafın arasına girsinler, çiftçinin yanına gitsinler, hatta emeklinin maaş kuyruğuna, ekmek kuyruğuna, kıyma kuyruğuna buyursunlar, asgari ücretle ay sonunu getirmeye çalışan işçinin iş çıkışına gitsinler de o parayı kazanmak için döktükleri teri, o terin karşılığında kendilerinin bir günlük cep harçlığı olacak paraları bir ayda anca aldıklarını görsünler…

Belki partinin ilk kurulduğu günleri hatırlar, ancak bu ülkenin insanı ile bir arada olarak iktidar olmanın mümkün olacağını bir kez daha teyit ederler…

NOT: Aynı uyarıları elbette tüm muhalefet partilerine ve en başta CHP’ye de yöneltiyorum. Kimse öyle iki günde üç arşın havaya girmesin. Koltuklar emanettir, şimdilik beş yıllık bir emanet devraldınız, bunu unutmadan, vatandaştan kopmadan, ‘ben yaptım oldu değil, vatandaş istedi rahat etti’ icraatları ile hatırlanacak bir yönetim anlayışı sürdürmek ve kendi iç muhasebelerinize oturduğunuz koltukları alet etmemek en önemli vazifeniz…

 

HABERLER