Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Aptal şehir mi Bursa?

Şimdiye kadar Bursa’nın tamamını yönetmeye talip üç aday, şehir için projelerini açıkladıkları lansmanlarını gerçekleştirdi. Dördüncü aday olarak İYİ Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Türkoğlu da bu kervana katılarak projelerini açıklayan dördüncü Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu.

Kimseye seçim kazandırmak ya da seçim kaybettirmek için yola çıkmadığını, şimdiye kadar hiçbir işini ‘mış gibi’ yapmadığını konuşmasının en başında belirten Selçuk Türkoğlu’nun hep alışık olduğumuz performansından daha gözden ırak işler yapıyor olmasının iki nedeni olduğunu düşünüyorum; birincisi partinin ekonomik durumu, (zengin bir parti değiliz diyerek Türkoğlu da bunu sıklıkla belirtiyor) ikincisi de vatandaşa dokunmanın göz önünde olmaktan daha çok işliyor oluşu…

Geldiğimiz noktada şehrin halini beğenmeyen bizlere ‘Bursa’nın bu halinden sorumlu olmayan tek aday benim, bagajım boş, sicilim temiz’ diyerek sesleniyor İYİ Parti Belediye Başkan Adayı.

Öylesine deforme olmuş, öylesine bozulmuş bir şehir var ki önümüzde, hani kalkıp başka bir ile taşınsak da buraları yıkıp yeniden inşa etsek anca düzelecek gibi. Bir başka ve daha yapıcı bakış açısına göre ise çok köklü değişimler ve güçlü irade gerekiyor Bursa’yı doğru yönetmek için. ‘Bir deliye ihtiyaç var, ben o işe talibim, hak aramak benim işim’ diyen Türkoğlu’nun bu konuya da söyleyecek sözü var.

Bu şehre bir anayasa yapmak gerek’ lafı tüm belediye başkan adaylarında olduğu gibi Selçuk Türkoğlu’nun konuşmasında da lansmanın ilk maddelerinden biri olarak kullanıldı.

Yapmak gerek, biliyoruz, eee niye yapmıyoruz peki? Elimizi tutan mı var, kaynaklarımız, bilgimiz becerimiz mi yetersiz?

Demek ki, şehri planlayanlar henüz yeterince arazi kapatamamışlar!” diyor Selçuk Türkoğlu. Düşününce aklına en mantıklı yanıt olarak bu gelmiş…

Depremin en çok konuşulduğu, kentsel dönüşümün dilden düşmediği Bursa’nın uzun soluklu dönüşüm planları yapmaktan kısa soluklu yapılması gerekenlere vakti kalmamış olsa gerek ki, şehrin bir acil eylem planı yokmuş! Kısa soluklu derken sitayiş yapıyordum, hatırlatayım 1999 depreminin üzerinden 25 yıl geçti!

Derin metro hatları ile hafif raylı sistemlerin entegre çalışması Bursa trafiğini ancak rahatlatır. Bir de “Şehrin doğusundan batısına, batısından doğusuna sabah akşam devam eden kavimler göçüne son vermek lazım” diyor Türkoğlu…

Sonunda birinin seçim vaatleri arasına Bursa Kestanesini almış olmasına çok sevindim. Bir zamanlar, yani ilkokuldayken şehrimizin kestanesi ile meşhur olduğunu söylerdik, artık kestane ağaçlarımız yok biliyorsunuz. “Bu konuyu inceleyip ağaçların sağlıklı hale getirilmesine ve yeni kestane ağaçları ile kestane üretimine ağırlık verilmesine çalışacağız” diyen Selçuk Türkoğlu bence iyi bir noktaya parmak basıyor.

Yapılmasına karar verildiği günden bu yana şehrin gündeminden düşmeyen Timsah Arena da Selçuk Türkoğlu’nun seçim konuşmasındaki yerini aldı. Son derece dikkat çekici kıyaslamalarla üstelik. Stadyumun yapılması sırasında sendikal faaliyetler yürüttüğünü hatırlatan İYİ Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı;

Bu şehrin faydası için mücadele ederken stadın yapılmasına çok karşı çıktık. Bu stadyumu yapmak yerine 24 derslikli 200 tane okul yapabilirsiniz, 25 tane tam teşekküllü hastane yapabilirsiniz dedik, ama bizi hain ilan ettiler. Şimdi hala bitmediği halde maliyeti son açıklanan rakamlara göre 1 milyar lirayı geçen dünyanın en pahalı stadını yapıyorsunuz, ama takımınız sürekli küme düşüyor. Üstelik inşa ettiğiniz yapı fay hattı üzerinde ve şehrin en kalabalık hastanelerinden birinin karşısında kalıyor!” diyor.

Emekliler de unutulmadı elbette, çünkü bu seçimin belirleyici seçmen kitlesinin emekliler olması bekleniyor. Selçuk Türkoğlu, evi olmayan ve sadece emekli maaşı ile geçinmek zorunda olanların maaşlarının asgari ücrete tamamlanacağını belirterek bence en iyi teklifi yaptı.

İstisnasız tüm başkan adaylarının ‘akıllı şehir’ vaadine ilişkin söyleyecek de iki çift lafım var. Bir evi, arabayı ya da eşyayı akıllı yapan teknolojiler yeni değil malum, hatta eskidiler bile. Öyleyse neden 20 küsur yıldır Bursa akıllı şehir yapılmadı da ‘aptal şehir’ olarak kaldı? Hatta şehir olmaktan bile çıktı, öyle genişçe bir kasaba havasına bürünüp ötelenmesine seyirci kalındı? Bu şehrin muhalefetiyle iktidarıyla belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, milletvekilleri kendini gece saat 20.30’dan sonra rahmetli Adile Naşit ‘iyi uykular Bursa’ diyormuş da tüm şehir huşu içinde uyuyormuş gibi bir sosyal ortam kıtlığından sorumlu hissetmiyor mu? Kirli havasından, içilemeyen suyundan, üniversite şehri olamayışından, görünmeyen yeşilinden kimse kendini sorumlu tutmuyor mu? Yoksa öylesine vaatlerle geçiştirilen seçim dönemlerinin ardından herkes yine bildiğini okuyacak, olan da Bursa’ya mı olacak?

NOT: Yerel seçim dönemlerinde adet olduğu üzere TMMOB da şehir adına söz söyleme yetkisini kullanarak bir ‘seçim bildirgesi’ yayınladı. Detaylarını Norm Haber sayfalarında bulabileceğiniz bildirgede özetle, ‘tüm çabalara rağmen hem ülkenin hem de şehrin tüm değerleri piyasalaştırılmıştır, ancak biz yine de bu piyasalaşmanın önüne geçmek adına üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğiz’ dendi.

Burada önemsediğim bir başka nokta da açıklamaya katılan tek milletvekili olan CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala’nın; “Eskiden bu bildirgelerle birlikte kent suçları ve kent suçluları da açıklanırdı. Bu durum kent suçu işlenen durumların önlenmesinde ufak da olsa bir katkı sağlardı. Yeniden benzeri bir çalışma yapmak hem toplumun kendi alanları ile ilgili suç işleyenleri bilmesini sağlar hem de bu suçu işleyenlerin kendilerine çeki düzen vermelerine vesile olabilir” önerisi oldu.

Çok kısa bir süre içinde yapılacak çalışma ile kent suçları ve suçluları ile ilgili de TMMOB’dan açıklama gelecek. Böylece göreceğiz kim ak, kim kara…

HABERLER