Her boyayı boyamış sırada fıstık yeşili kalmış eğitim sistemimizin yepyeni bir okul modeliyle daha karşımızda olduğunu 4 Eylül tarihli (Meslek okullarının müfredatı yok) başlıklı yazımda kaleme almıştım.
Baktım bugün Anadolu Ajansı konuyu büyük bir müjde olarak duyurmuş. Hatta uygulamanın başladığı dört ilden birinin Bursa olduğunun altı da çizilmiş kalın kalemlerle.
Öyleyse bir kez daha hatırlatmakta fayda var, tabela kandırmacasıyla şehir yönetmekten, tabela kandırmacasıyla ülke yönetmekten, tabela kandırmacasıyla sistem yönetmeye geçiş yapmak büyük bir başarı, gerçekten tebrik edilmesi gerekiyor.
Lakin, iş hakikatle yüzleşmeye geldiğinde meselenin aslı ortaya çıkıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın iştahını kabartan, mesleki eğitime yönelik ‘Beceri Geliştirme Programı’ları kapsamında bu yaz tatilinde ‘zanaat atölyeleri’ adıyla öğrencilerle buluşturulan kurslar oldu.
Sonrasında da bu sürece katkı sağlamak amacıyla Türkiye’de ilk defa ortaokulda öğrenim gören öğrencilerin kabul edileceği mesleki ve teknik Anadolu liseleri bünyesinde kurulacak olan ‘mesleki ortaokullar’ fikri ortaya atıldı.
Şimdilik Bursa, Sivas, Konya ve Burdur’da açılıyor bu okullar. Daha doğrusu meslek liselerinin içinde bir iki sınıf olarak yerini alacak ve görecekleri ilgiye göre gelecekte şekillenecek yeni okul modeli.
Bir de güzel süslenmiş, “Mesleki ortaokullar uygulamasıyla ortaokul dönemindeki öğrencilerin mesleki eğitime ilişkin farkındalığının oluşması, öğrenci ve velilerinin ortaokul sonrası eğitim planlamaları sürecinde meslekler hakkında daha sağlıklı bilgilere ulaşması amaçlanıyor.
Bu ortaokullarda eğitim alacak öğrencilerin beceri ve yeteneklerinin daha erken yaşlarda keşfedilip yetenekleri doğrultusunda uygun eğitim sürecinin planlanması hedefleniyor” deniyor haberde.
Benim duyumlarım Demirtaş Endüstri Meslek Lisesi bünyesinde de bir okul oluşturulacağı yönündeydi, ancak bu fikirden vazgeçilmiş ve sadece İnegöl’de bulunan Hacı Sevim Yıldız-2 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bünyesindeki Hacı Sevim Yıldız-2 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Ortaokulu olarak kapılar aralanmış bu yıl.
Tüm yapılanların kabul edilemez pek çok tarafı var, bu pek çok tarafın hepsini bir kenara koysam, bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum; bu okulların müfredatı yok!
Müfredatı olmayan okul türü mü olur?
Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda kendisini hiç mi sorgulamaz!
Anlamak zor…
Hele de benim gibi yeni Türkiye düzeni olan ‘kervan yolda düzülür’ mantığını kavrayamayan biri için çok zor…
Mesleki ortaokullar bu yıl müfredatları olmadığından, yani kendilerine özel bir eğitim modeli belirlenmemiş olduğundan, normal ortaokul öğrencilerinin gördükleri eğitimi görecekler.
Anlayacağınız; adı meslek ortaokulu olacak, kendisi normal bir ortaokul olarak devam edecek hayatına. Aradaki tek fark bu ortaokullar meslek liselerinin içindeki birkaç sınıftan ibaret kalacak.
Ortada öyle müjdelik, alkışlık bir durum yok!
Belediyeler SGK’ya devrediyor, SGK kime devredecek?
Merkezi hükümetin çeşitli biçimlerde ekonomik imkanlarını kısıtlamaya çalıştığı CHP’li belediyelerin neredeyse tamamı borç defterlerinde SGK ile ilintili kısımları ödemekle ilgili hayli zorlanıyor malum. Bursa’daki CHP’li belediyeler de bu durumdan nasibini alıyor elbette.
Borcu ödemenin en kestirme en kolay yolu ise elbette mülk satışı.
Bazen kestirmeyi tercih ediyor olmaktan, bazen başka çare bulamıyor olmaktan pek çok belediye bu yola başvuruyor.
Şimdilerde en çok konuşulan konu ise Bursa’nın ‘orman arazisi’ vasfındaki en kıymetli yerinin malum borçların ödenmesi için SGK’ya devri meselesi…
Nilüfer Belediyesi’nin, iştirakleri ile birlikte toplam 626 milyon 799 bin 415 TL’lik borcuna karşılık 17 bin metrekarelik dev arazinin tapusunu Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na devretme kararı alındı.
Yapılacak görüşmeler sonucu mutabakat sağlanması halinde belediye adına kayıtlı 1/1000 Ölçekli Odunluk Uygulama İmar Planı dahilinde ‘Günübirlik ve Spor Tesisleri Alanında’ yer alan Gümüştepe Mahallesi 8067 Ada 1 Parsel sayılı 17 bin 49 metrekarelik arazinin tapusu SGK prim borcuna mahsup olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına devredilecek.
Devir sonrasında bahsedilen arazilerin yine kamu yararına kullanılacak olduğunu, yine yeşil alan olarak korunacak olduğunu bilse insanın canı yanmayacak da, yaşanan iklim krizinin etkilerini en sert biçimde gören, havası en kirli iller içinde yer alan Bursa için bu konunun önemini anlayacak kaç kişi çıkar işte orası tartışılır…
Bu noktada ‘borçlarımla başbaşayım’ şeklinde bir haleti ruhiye içinde olan belediyeleri eleştirmek niyetinde olduğum, Nilüfer Belediyesi’ni bu yola başvurmuş tek belediyeymiş gibi gösterme derdinde olduğum düşünülmesin. Bu işi bu noktaya getirenler de, özellikle CHP’li belediyeleri sıkıştırmayı marifet sayanlar da bu işin içinde çok ciddi rol üstleniyorlar.
Tüm Türkiye’de çeşitli belediyelerin bu yöntemle borçlarından arınmaya çalıştığı düşünüldüğünde bir anda gayrimenkul zengini olacak olan SGK bu arazileri hangi devlet kurumuna ya da hangi vakfa, devrediverecek onu da ileriki günlerde takip edeceğiz gibi duruyor.
Sonuçta iş dönüp dolaşıyor, yine vatandaş zararlı çıkıyor, ben ona yanıyorum…