Kasım ayının ikinci yarısının CHP açısından hayli hareketli geçeceğini daha önce yazmıştım. İlk işaret fişeği Ankara’da atılan, ateşin düştüğü ilk yerlerden birinin de Bursa olduğu yeni kurultay süreci hepimize hayırlı uğurlu olsun…
Kurultay sürecinin taban çalışmaları sürerken mesele milletvekilliği düzeyine sıçrayınca üzerinde biraz duralım istedim.
Kısaca hatırlayalım neler olduğunu…
Bursa’dan yola çıkarsak, ilk olarak CHP’nin Önceki Dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir dizi ziyaret gerçekleştirmek ve birebir görüşmelerle örgütün nabzını tutmak üzere şehrimize gelmiş, Bursa’da kaybettiği kurultayın belki de bu kez Bursa’da kazanılacağını düşünerek kendisini ve ekibini özleyenleri şöyle bir yoklamış, bu süreçte de Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile baş başa yaklaşık bir saat görüşmüştü. Örgütle birebir görüşmeleri sürecinde Bozbey ile bir kez daha görüşen Kılıçdaroğlu’nu uğurlarken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ziyaretinden haberdar olmuştuk.
İmamoğlu da gelmişti şehrimize, kendisinin bir dizi ziyaretlerden sonra örgütle birebir görüşmeler de gerçekleştirmesi bekleniyordu, ancak Esenyurt Belediye Başkanının tutuklanması ve yerine kayyum atanması sürecinin ilk gününe rast gelen ziyaret kısa tutuldu. Ekrem Başkan örgütün nabzını tutamadan İstanbul’a dönmek durumunda kaldı.
İmamoğlu’nun hemen ardından Kasım ayının ilk yarısında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da Bursa’ya bir ziyaret tertip edeceği bilgisi bize ulaşmıştı. Henüz bu ziyaretin net tarihi konusunda bir bilgimiz yok.
İşaret fişeği ateşlendi demiştik hatırlarsanız, gökyüzünde kurultay ışıkları çakarken, örgütün talepleri de artmaya ve dile gelmeye başladı.
Sürecin Genel Merkez düzeyindeki yansımaları da üstüne tuz biber oldu tabi.
CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Özgür Özel’i sert bir dille eleştirdi, Özel’in son dönemdeki bazı söylem ve uygulamalarının parti örgütlerinde ve seçmenler arasında tartışmaya yol açtığını söyleyerek gerekirse kurultay çağrısında bulunacağını ifade etti. Açıklamanın son cümlesi, ‘CHP Genel Başkanı elbette değerlidir, ancak padişah da değildir!’ biçimindeydi.
CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel ise sosyal medya hesabı üzerinden Salıcı’nın açıklamalarına; ‘Kişisel hırs ve ikbal peşinde koşarken, partinin kurumsal kimliğine zarar verecek eylem ve söylem içerisinde olan her kim olursa olsun, partimizin buna kayıtsız kalmayacağını herkesin, özellikle de geçmişte önemli görevlerde bulunan birinin bilmesi gerekir’ diyerek yanıt verdi.
Son olarak da CHP Genel Başkanı Özgür Özel;
“Önümüzde önemli bir görev var, partiyi birinci parti yapıp Cumhuriyet Halk Partisini, Atatürk’ün partisini iktidar yapacağız. Tartışmalarda haklı haksız demeden bütün haklılardan, bütün haksızlar adına ben özür diliyorum. Artık bu tartışmayı, bu lüzumsuz tartışmaları bir yana bıraksınlar. Gerçekten insanlar bu kadar geçim sıkıntısı çekerken, yokluk çekerken, işsizlik çekerken Cumhuriyet Halk Partisinin kendi içine dönük tartışmalar yapması kadar anlamsız bir şey olmaz. Partideki gidişattan memnun olmayan kim varsa, partinin zaten tüzüğü açıktır. Bu durumda ne yapılacağı açıktır. O durumda kimse kimseye bir şey söylemez.
Sokakta CHP tartışılmıyor. Sokakta açlık, yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik tartışılıyor. Kadınlarından tutun canlara kadar sokaktaki kedi, köpeğe kadar herkesin yaşam hakkının tehdit altında olduğu tartışılıyor. O yüzden sokakta olmayan bir tartışmayı, sosyal medyada yapmanın partimize ve ülkemize bir faydası yoktur. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisinden sözüme değer veren herkesi asla ve asla bu tartışmalara girmemeye de çağırıyorum. Ülkenin gündemine döneceğiz.” şeklinde konuştu.
Gündeme damgasını vuran söz ise; “Kimse benden kurultay dilenmesin. Gücü olan kurultaya gitsin” açıklaması oldu.
Bursa’nın önemi CHP açısından nihayet anlaşılmışken, Bursa Milletvekillerinin bu tartışmanın dışında kalması elbette düşünülemezdi. Kılıçdaroğlu’nu ziyaretleri sürecinde yalnız bırakmayan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal; “Son dönemde, Genel Başkanımızın izlediği ‘yumuşama’ veya ‘normalleşme’ stratejisi, ülkemizde zaten abluka altında olan demokrasi ve özgürlükler açısından ciddi bir sorun olarak görülmektedir” ifadesi ile yaptı açılışı.
“Hele ki Genel Başkanımızın ‘Benden kimse kurultay dilenmesin’ sözleri, iktidar gücünden beslenen kibirli bir yaklaşım olarak tehdit niteliği taşırsa, bu ne partimizin köklü demokratik kültürüne ne de halka vaat ettiklerimize yakışır. Kurultay, kişisel bir kararın ötesinde, parti delegelerinin iradesidir” diyerek bitirdi.
Bu cümlelerle de kurultay çağrısı konusundaki tarafını belli etmiş oldu Sarıbal, hem de en net biçimde. Şimdi gözler Özgür Özel’e Genel Başkanlığı getiren kurultay sürecindeki duruşları hala hatırımızda olan diğer isimlerde.
Kulislerde konuşulanlara göre kurultay için imza toplama çalışmaları başlamış, şimdilik Bursa’da imzacılık konusunda bir hareket yok, mesele daha ziyade İstanbul ve Ankara üzerinde dönüyor.
Bu arada Özgür Özel de kendi siyasetini ortaya koyarak, ‘İki cumhurbaşkanı adayımız var’ deyip Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu karşı karşıya getirerek güç birliğini bozma denemesi yapıyor.
Bir yandan da erken yerel seçim konusu parlatılıyor ve sanırım MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu konudaki çağırısı bekleniyor.
CHP bir yandan erken genel seçime bir yandan olağanüstü kurultaya nasıl hazırlanır? Kendi iç savaşı sürecinde yaşanması muhtemel oy kayıpları nasıl telafi edilir, kurultay küskünlerinin hemen sahaya dönüp parti için çalışması mümkün olabilir mi?
İşin bu kısmını da CHP örgütü düşünecek artık…