Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Grevin iki yüzü

Bugün sabah saatlerinden itibaren herkesin en büyük endişesi işine, okuluna, doktoruna, eşine dostuna, kısacası ulaşmak istediği yere ulaşıp ulaşamayacağıydı.

Üç şey en popüler düşünceler arasında yerini aldı Bursa’da; kendi arabasıyla yolculuk etmek zorunda kalacaklar için akaryakıt fiyatları, toplu ulaşıma mahkum olanlar için grev kararının uygulanıp uygulanmayacağı, herkes için toplu sözleşmede bahsi geçen rakamların neden kabul edilmediği

Daha önce de belirttim, yoksulluk potasında erim erim erimiş bir halk olarak normal geçim için gereken ücretleri zenginlik kabul ettiğimizden, çok şaşırdık veriler rakamların kabul edilmemesine.

Fakat işin bu kısmı sadece örgütsüz ilerlemeyi sineye çeken kesimi, yani halkın büyük bölümünü ilgilendiriyor…

Ulaşım aksadı mı?

Evet aksadı…

Ara çözümlere başvuruldu mu?

Evet başvuruldu…

Sonunda Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, tüm gece süren pazarlıkların ağırlığını üzerinden atamadan, yüzünde yorgunluğun derin izleriyle basının karşısına çıktı ve işveren açısından işin nasıl göründüğüne yönelik açıklamalar yaptı.

Özetle şöyle dedi;

“Tüm yapıcı tutumumuza rağmen sendika bir adım geriye atmamıştır. Greve katılmak istemediğini belirten işçilere sendika kanalından baskı uygulanmaktadır. İstanbul, İzmir ve Bursa’da aynı anda grev kararının alınmış olması bu işin altında başka şeyle olduğunu hissettirmektedir. Sendika başkanı ‘Ben hiçbir siyasi partiye üye değilim’ diyor. Bir yere üye olmadan da gereğini yaparsın…”

Yorgunluk, kızgınlık, kırgınlık, hak, hukuk, adalet birbirine geçerken anladık ki, Başkan Bozbey, halk otobüslerinden oluşturduğu geçici çözümler dışında Demiryol-İş Sendikasına bağlı işçilerin sağduyusuna güveniyor.

Sürecin başkaca alternatif çözümü de yok…

Buraya kadar güzel de böyle şarkıları tek taraflı dinleyince insanda bir huzursuzluk oluşur. En azından bendeki mesleki deformasyon mutlak karşı görüşü de dinleme refleksi gerektirir.

Bahsettiğim haleti ruhiye ile Demriyol-İş Sendikası Adapazarı Şube Bakanı Cemal Yaman’ın görüşmelere ilişkin yorumlarını alalım dedik. Özellikle iki gündür sıkı bir pazarlıkla süren görüşmeler sırasında neredeyse uyku uyumadan sahada bulunan Yaman’ın görüşleri özetle şöyle;

“Bursaray’da henüz stajını tamamlamamış vatmanlar çalıştırılarak çözüm üretilmeye uğraşıldı, insanların canı tehlikeye atıldı, biz değil belediye çalışanlara greve gitmeme baskısı yapıyor, halk otobüslerinden yararlanarak grev kırıcılık yapmak suçtur, biz bir siyaset gütmüyoruz, Konya’da yapılan iş yanlıştır…”

Günün sonunda her iki cephe de birlikte yol yürüyeceklerinin farkında…

Günün sonunda bu işin bir yerinde uzlaşılacağını her iki taraf da biliyor…

Bir söz var hani pek meşhur; ‘Hele bir uyuyup uyanalım…’ giydirilmiş ücretlerle çıplak ücretler arasındaki fark ortaya çıksın, ulaşım sektörünün grev kararı alıp alamayacağı netlik kazansın, işçiye kimin baskı yaptığına işçi karar versin derken grev bir gün sürdü. Bursa mutlu sona kavuştu.

Şimdi asıl soru uzlaşılan rakamın ulaşım ücretlerine ne kadar yansıyacağı…

Mesleğimize yönelik de küçük bir not düşmekte fayda görüyorum.

Herhangi bir konu ile ilgili bir basın toplantısı saati belirliyorsanız, bu saatteki davet için basın mensupları bahsedilen toplantı noktasına geldiğinde nerede duracakları, nerede bekleyecekleri, görüntü alan cihazlarını nereye konumlandıracakları önceden belli olur, olmalıdır. ‘Dışarıda bekleyin, biz sizi çağırırız, kapının dışında durun, salon hazır değil…’ gibi hitaplar ne daveti yapanlara, ne de davete uyarak orada hazır bulunan basın mensuplarının yerine getirdiği dördüncü güç olarak tarihe geçmiş ‘basın özgürlüğü’ ruhuna uygun değildir.

Salon hazır değilse basının bekleyeceği yer belli olmalıdır!

HABERLER