Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

‘Halk fakir, kral zengin!’

Genel seçimlerde başarıya çok az kalınmış olmasının en önemli nedeni, gündemi belirleyen kesimin muhalefet olması ve iktidarın mecburen belirlenen gündemin peşinde koşmaya başlamasıydı. Oysa geçtiğimiz 20 yıllık yönetim boyunca hep tam tersi olmuş, iktidarın belirlediği gündem kırıntılarının peşinden koşan muhalefet hep zayıf görülmüştü vatandaş tarafından.

Bir önceki yazımın başlığını ‘şehadetten siyaset devşirmek’ olarak koymam tam da bu yüzdendi. İktidar bir kez daha gündemi belirleyecek en önemli argümanlardan olan şehitlik mertebesinden siyaset devşirme işini eline aldı ve muhalefetin çılgınca kendini açıklama arzusu vatandaşın gözünde güçsüz lider tanımlamasının altını doldurmaya başladı.

Gençler şöyle diyor; ‘baga girdi’ elbet lugatta bir karşılığı olmayan bu saçma tanım, aslında donup kaldı ve döngüden çıkamadı anlamına geliyor. Tam da yerinde bir kullanım olabilir bu durum için.

CHP üyelerinin son yaşananların ardından en büyük korkusu, genel merkezin ‘baga girmesi’ yeniden iktidarın gerisinden gündem kırıntılarını toplamaya başlamasıydı.

Anlaşılan o ki, bir kez kırılan zincirin ikinci kez de kırılabileceğinin farkında CHP Genel Başkanı Özgür Özel.

Partisinin grup toplantısında anlattığı hikaye ve teröre karşı sözleri ile hem gündem olmayı hem de gündemin yönünü değiştirerek öne geçmeyi başardı.

“Ben neye imza atıp neye imza atmadığımı söylediğimde çıkmış birisi de bana ‘masal anlatma’ diyor, bir masal anlatayım. Ülkenin birinde zalim ve zengin bir kral yaşarmış. Kendisi zenginmiş halkı çok fakirmiş. Zenginlerin çocukları, kralın çocukları para kazanmaya devam eder, fakirlerin çocukları da ölmeye devam edermiş. Bu hikaye bu ülkede sürekli devam eder gidermiş. Günün birinde o ülkenin evlatları çıkmış ve şöyle söylemişler; kral çıplak dememişler, ama ‘halk fakir kral zengin. Artık yeter. Artık yeter. Artık yeter’ demişler”

Tam da asgari ücretin belirlenmesine ve ‘tensipleri ile…’ şeklinde açıklanmasına beş kala yapılan bu konuşma bence Özel’i gündemin belirleyicisi konumuna bir kez daha geçirmiştir.

‘Halk fakir, kral zengin!’ çok da doğru, çok da yerinde bir cümle…

Asgari ücretin 17 bin lira, hadi olmadı üç aşağı beş yukarısı gibi bağlanacağını bundan aylar önce yazmıştım.

Bir ekonomist asla değilim, vatandaş olarak tahmin hakkımı kullanmıştım…

Piyasanın beklentisi de bu düzeyde oluştu zaten. Fakat vatandaşın içini soğutan rakam bu olmayacak elbette. Küçük bir rakamsal veri paylaşayım sizinle; ENAG’a göre Türkiye’nin merkezi yönetim bütçesi son 3 yılda yüzde 578 artmış. Bahsi olunan rakam aynı zamanda Türkiye’nin gerçek enflasyonunu da gösteriyor.

Yatırımlarda bir artış olmadığına, hatta yatırım bütçeleri azaldığına göre bu artışın temel nedeni enflasyonist baskı.

Bu noktada asgari ücret açıklanmadan önce, ülkenin asgari ücret ve asgari ücrete komşu ücretlerle yaşayan yüzde 65’lik kesimine sormak istiyorum; sizin maaşlar ne alemde? Üç yıl önceki maaşınız ile şimdiki maaşınız arasında yüzde 578 oranında bir fark var mı?

***

BEN OLSAM O İNŞAATA BAŞLARDIM!  

Geçtiğimiz günlerde Atatürk Spor Salonunun görücüye çıkan yarışma birincisi projesine yönelik eleştirileri gündeme taşımıştık. Öncelikle şunu belirtmek lazım, daha önce de iki kez ihaleye çıkan projenin ihalesi bu kez bir dosyada değişiklik yapıldığından ileri tarihe atıldı. Yeni ihale tarihi 29 Ocak.

Proje, inşaat maliyetlerinin sürekli artışı nedeniyle ihaleye hevesli müteahhit firma bulunamadığından hayata geçirilemezken, şunu da unutmamak lazım; aslında Millet Bahçesi’ne dahil edilecek olan, yani şimdilerde esamesi dahi okunmayacak olan, Atatürk  Spor Salonunun kent kimliği ve ‘Atatürk’ adını korumak adına ciddi uğraşlar sonucunda Akademik Odaların yürüttüğü dialog süreci ile yeniden ve yerinde yapılması fikri rafa kalkmamıştır. Bu hem Bursa hem de Bursa halkı için ciddi bir kazanımdır.

Proje ihalesinin sürekli iptal edilmesi ya da ötelenmesi ise benim açımdan işin sürüncemede kalması ve alanın Millet Bahçesine her an dahil edilebilecek olması endişesini yaratmaktadır.

Kent kimliğinin silinmemesi adına canhıraş mücadeleler vermek zorunda kalmak ayrı bir handikapken projenin tüm ülke mimarlarına açık bir yarışma neticesinde belirlenmesi konuyu da ülke gündeminin bir parçası haline getirmiştir.

İşin bu kısmını cebimize koyduktan sonra özellikle proje üzerinden pek çok soruya maruz kalan İKK Sekreteri ve Mimarlar Odası Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek’in açıklamalarını aktarmak isterim.

Kent merkezinde kalan alanda zaten var olan trafik yüküne ek çok daha büyük bir trafik yükü getirmemek adına proje bölgesel bir spor salonu olarak düşünülmüş, daha sonra geliştirilen fikirlerle yine eski kapasitesinde bir salon olarak tasarlanmasına karar verilmiş. Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek;

“Biz oda olarak proje ile ilgili yarışmanın yürütücülüğü, yarışma jürisinin oluşturulması ve katılan projelerin objektif bir göz ile değerlendirilmesi birincinin seçilmesi sürecini yürüttük” diyor.

3 yıldır seçilen projenin bir türlü başlayamamış olması ise tamamen Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda.

Ben olsam, hazır yerel seçimler öncesinde her iki kesimden de oy almama vesile olacak böyle bir projenin startını vermek adına canımı dişime takar, belediye ve bakanlık düzeyinde tüm imkanları zorlar, ilk kazmayı bugünden vurur, temeli çoktan kazardım doğrusu…

HABERLER