Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Hepimiz yoksuluz!

Henüz uyanma dönemine girmemiş olan ve kendisine izletilen filmlerin büyüsüyle yaşamını idame ettirmeye çalışan biz sade vatandaşların aslında neler yaşadığına bir bakalım önce…

Efendim öncelikli olarak ve doğrudan şunu söyleyeyim ülkenin yüzde 10’luk kesimi hariç hepimiz yoksuluz! Hiç öyle zenginmiş gibi yapmaya, belirli markaların Kasım ayı indirimlerinden ucuz mont, bluz falan alacağım diye yırtınıp ağlayarak raflara koşmaya gerek yok.

Bence önümüzde iki yol var; yoksulluğumuzu kabul edip ayağımızı yorganımıza göre uzatarak yaşayabiliriz ya da yoksulluk duvarını aşmak için çözüm araştırabiliriz…

Şimdilik bu iki yolu da tercih etmiyoruz, çünkü önümüze koyulan filmleri izliyoruz. Külçe altınlı, altın salkımlı, milyon dolarların konuşulduğu türden filmler…

Zenginin parası züğürdün çenesi hesabı…

İşin şakası bir yana, gerçekten de ülkenin büyük bölümü yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu TÜRK-İŞ, kasım ayı açlık ve yoksulluk araştırmasını yayımlandı. Araştırmaya göre açlık sınırı 14.025 TL’ye yoksulluk sınırı 45 bin 686 TL’ye çıktı.

Bu bilginin ardından hemen not düşelim, ülkenin asgari ücretle çalışan yaklaşık yüzde 50’lik kesimi de kesinlikle açlık sınırının altında yaşıyor. Zaten Bursa’da ortalama bir kiranın 10 bin liranın üzerinde olduğunu düşünürsek, benim konuyu abartmadığım da net şekilde anlaşılıyor…

Aynı araştırmaya göre bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 18.239,8 TL’ye yükseldi!

Artık bekarlık sultanlık değil maalesef, bekarlık sefaletin küçük kardeşi. Artık geniş ailelerin ve bekarsanız ananızın dizinin dibinde oturmanın tam vakti. Velev ki, siz hayatınızı değiştirmek için bir çaba içinde değilsiniz, o halde aç kalmamak için gırtlağa kadar borca girip borcu borçla çeviren berbat ekonomik seviyeyi atladıktan sonra, tası tarağı toplayıp doğru emekli anne babanızın yanına taşınacaksınız. Çıkarı yok!

Yine aynı araştırmada gıda enflasyonu yüzde 80,12 olarak açıklanmış. Et ve süt fiyatlarının artışında daha önceki dönemlere oranla bir ivme yavaşlaması olması burada işe yaramış görünüyor.

Düştüğümüz durum, yıllık yüzde 80.12 gıda enflasyonunu normal kabul etmeye kadar geldi dayandı anlayacağınız.

Gıda artışında durum böyle, kira artışı ve ev fiyatlarındaki artışta durumun nasıl olduğunu hiç sormayın daha iyi. Yakında bütün ülke, bir dönem üniversite öğrencilerinin yaptığı gibi ‘barınamıyoruz’ sloganı ile sokaklara dökülecek.

Gelelim işçi, memur ve emekli maaş artışlarına…

Bugünlerde en çok asgari ücret konuşulduğundan sadece bu konuya değinmek isterim. Elbette TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalarla belirlenmiyor asgari ücret. Nasıl beceriyorsa her daim enflasyonu hiç ummadığımız kadar düşük hesaplamasıyla alkışı hak eden TÜİK’in verileri giriyor burada devreye. Şimdilerde en çok konuşulan asgari ücret tahmini 17 bin lira!

Beğenseniz de beğenmeseniz de rakam bu çerçevenin biraz altı ya da biraz üstü olacak, daha da fazla oynamayacak. 17 bin lira da yüzde 44.5 gibi bir artışa tekabül ediyor. Kaç gündür söylüyoruz, ülke olarak sattığımız tek şey ucuz işgücümüz! Daha da zırnık işlemez bence…

Şimdi biz pek güzel bir biçimde bunları yaşıyoruz, sessiz sedasız bir kabul içindeyiz ve önümüze koyulan filmi izliyoruz…

Yazının başında zaten böyle başlamıştık meramımızı anlatmaya…

Peki, bize nasıl bir film oynatıyorlar?

Evlatlarımızın yerli ve milli zihniyetin çocukları olarak yetiştirme filmi olabilir mesela…

Dininde ve kininde bir nesil yetiştirmek için elinden geleni yapan iktidarın en güçlü bakanlıklarından Milli Eğitim Bakanlığı yepyeni bir uygulama ile karşımızda. Geçtiğimiz günlerde okullardaki müfredatın hafifletileceğini, derslerin yoğunluğunun azaltılacağını belirten Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, nedense işin eğitim kısmını hep es geçerek bu kez de bambaşka bir yöne çevirmiş rotayı…

Okul içinde cemaatle namaz uygulaması!

Siz çocuğunuzu bir meslek öğrensin, eğitim öğretim alsın diye okula gönderiyorsunuz, sonra okulun içine kimlerin girdiği belli olmayan bir ortamda çocuğunuzun ibadet ettiğini öğreniyorsunuz!

Konuyu Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy aktardı Bursa basınına. Açıklama şöyle;

“Nilüfer Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü, öğretmenlere yazdığı talimat ile Müftülükten alınan onay sonrasında okulda cemaatle cuma namazlarının kılınacağını, bu nedenle ‘cuma namazı kılınan yer’ olarak ifade ettiği mekânın düzenlenmesi masraflarının hayırseverler tarafından yapıldığını duyurarak, öğretmenlerden de bu yönde maddi-manevi destek talebinde bulunmuştur.

Görünen o ki MEB’e bağlı resmi bir eğitim kurumu olan Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bu uygulamayla aynı zamanda müftülüğe bağlanmış durumdadır. Müftülükten alınan cuma namazı onayı ile bu okul cuma namazı kılmak isteyen tüm yurttaşlara da açılmış durumdadır. Bu yolla okulda cemaatle Cuma namazı kılmayı gerekçe gösteren her kişi okula kolaylıkla girebilecek ve bu durum da öğrenciler açısından güvenlik sorunlarını beraberinde getirecektir

Belki siz dini değerlerine bağlı nesil yetiştirme masalını yiyebilirsiniz, bu filmi beğeniyor da olabilirsiniz, ama ben derim ki; bir okulun yegane meziyeti çocuklarımızı eğitim ve öğretim açısından geliştirmektir.

Bir meslek lisesinden beklentim, çocuğumun meslek sahibi yapılması, meslek lisesi dışındaki okullardan beklentim ise dünya standartlarında eğitim veren bir kurum olmasıdır. Oysa uluslararası tüm değerlendirmelerde sıfırın altında bir seviye olsa o seviyeye inecek olan eğitim öğretim düzeyimizle yetiştirebildiğimiz öğrenci, dolayısıyla yetişmiş insan kalitesi bellidir.

Biz film izlerken, birileri zenginliklerini gözümüze sokarak yaşamaya devam etmekte ve bir yandan da bizim ufku açık, zihni açık, öğrenmeye aç çocuklarımızı her anlamda körelterek; bir bilim adamı, bir tasarımcı, bir mühendis, bir mimar, bir doktor olarak yetişmelerini sağlamak yerine onların her birinden sanayiye birer düğmeci yapmaya çalışmaktadır…

Siz bundan memnunsanız, iyi seyirler…

HABERLER