Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kadınların izledikleri kanalları değiştirmesi gerekiyor!

Millet İttifakı’nın Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey Ramazan Bayramındaki bayramlaşma sırasında kürsüden adeta feryat etmiş;

“Gençlerden oy alıyoruz, erkeklerden, çalışan kadınlardan oy alıyoruz, ama ev kadınlarından hala kıpırdama yok. Bir dönüş yok. Ev kadınları hala iktidar partisini destekliyor! Onlar tencerenin kaynamadığını bile bile hala iktidara meyil veriyorlarsa bu bizim sorumluluğumuzdur!” demişti.

Sorgulanması gereken çok önemli bir mesele bu!

Neden?

CHP’nin ev kadınlarına ulaşamama gerçeğine karşılık hızla bir proje üretildi ve her ay 20 bin kadına ulaşmak hedefiyle yola çıkıldı.

Aynı zamanlarda İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Hüsniye Pıtırlı’nın da 6 ayda 50 bin eve ulaşmak hedefiyle bir çalışma projesi oluşturduğunu görünce ‘ittifaklar arası bir ortak çalışma mı yürütülüyor?’ diye merak ettim.

Keyifli bir sohbet gerçekleştirdiğim Hüsniye Pıtırlı;

“Biz İYİ Partili kadınlar olarak şimdiye kadar bütün çalışmalarımızı kendi politikalarımız çerçevesinde kendimiz gerçekleştirdik. Ben halka inen, onlarla iletişim kurabilen, metroya, otobüse binen, vatandaşla sohbet eden biriyim. Bizim böyle bir sorunumuz yok!” diyerek yanıtladı sorumu.

Malum, projelerinin taklit edilip uygulanmasından çekindiklerinden olsa gerek CHP ve İYİ Parti’den hangi sorunu ne biçimde çözeceğine dair detaylı projeler duymuyoruz. Projeler seçmene ziyaretlerde anlatılmaya çalışılıyor daha ziyade.

Zaman zaman ‘yaparsa AK Parti yapar’ algısının yükselmesine de neden olan bu durum bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.

Genel Başkanı kadın olan bir partide erkek egemen bir politika yürütmeyeceğiz!” diyen Hüsniye Pıtırlı ve ekibinin ziyaretleri sırasında kadınlara anlatacağı projelerden biri ana hatları ile kulağıma çalındı.

Kulağıma gelen bilgilere göre, iktidar olması halinde İYİ Parti ülke genelinde yaygın halde hasta ve çocuk bakım evleri kuracak, devlet tarafından işletilen. Kadınların çalışırken, siyasi hayatta ya da toplumsal hayatta daha aktif yer bulması için gözlerinin arkada kalmadan bakıma ihtiyaç duyan sevdiklerini bırakabilecekleri, ücretleri makul yerlerden bahsediyoruz.

Bence işin en güzel tarafı ise burada kimlerin çalışacağı meselesinde gizli. Burada KYK bursu almış, ancak bir işe giremediği için borcunu ödeyemeyen gençler sosyal sorumluluk projesi kapsamında görev alacaklar ve devlete olan borçlarını bu şekilde ödeyebilecekler.

Eğer duyduklarım doğruysa harika bir kazan-kazan projesi var önümüzde.

Bu projeye benzer pek çok projeyi anlatacakmış İYİ Partili kadınlar yapacakları ziyaretlerde.

Buraya kadar her şey harika…

Ancak hem CHP’li kadınların hem de İYİ Partili kadınların şunu bilmesi lazım, çok başarılı bir sosyoloji mühendisliğinin yıllarca oluşturduğu düzeni yıkmaya çalışacaklar aslında.

Bunun için de ilk iş olarak kadınların izledikleri kanalları değiştirmelerini sağlamaları gerekiyor!

Televizyonlarda ‘Kadın kuşağı’ adı verilen zaman diliminde neler olduğuna şöyle bir bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Bir zamanların haber sunucusu, sonrasında kadın kuşağı programı sunucusu olan Ece Üner;

4-6 kuşağı arasında bir canavar yaratılmış. İnsanlar başkalarının felaketlerini izleyerek kendi felaketlerine katlanıyor. Fasulye ayıklayan teyze bu programı izlerken fasulyenin fiyatını sorgulamıyor. Bir uyuşturucu görevini görüyor kadın programları!” diyerek çok güzel özetlemiş bir zamanlar kendisinin de içinde bulunduğu, ancak bundan üzüntü duyduğu meseleyi.

Öyle uzun yıllardır sürdürülen bir çalışma ki bu, zaman zaman değişik formatlar altında sergilense de üst notalarında acı, hüzün; alt notalarında ise, başkalarının hayatları daha kötü, aman halimize şükredelim, biz iyiyiz yine, ya öyle olsaydık, bak dünyada neler var… korkuları dolaşıyor.

Korkunun esir aldığı kadınlar ve kadın programlarını izleyen yaşlı erkekler, dükkanında televizyonu olan küçük esnaf, annesinin gündüz izlediği programı anlattığı gençler bu illüzyonun içinde kaybolup gidiyor…

Ben evde tenceresini bin bir zahmetle kaynatmaya çalışan, çocuklarına ne giydireceğini, ceplerine ne harçlık vereceğini düşünen kadına muhalefet partilerinin ulaşamamasındaki en büyük engel olarak kadın programlarının altında yatan toplum mühendisliğinin başarısını görüyorum.

Asıl bu konuda kadınların gözünü açmak, evlerde izlenen kanalların değişmesini sağlamak lazım bence…

HABERLER