Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

‘Kararlıyız; toprağı, dağı, ovayı koruyacağız!’

Hazır Bursa için gündem eski hızından biraz daha düşük ilerliyorken, hazır yaz tatili modu açılmışken beyinlerde, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in Haziran ayı değerlendirme toplantısından Bursa için önemli konulardan biri olan Soğuksu meselesine nasıl bir uyarı çıktı belirtmek isterim.

Kadrolaşma çalışmalarını büyük ölçüde tamamlayan ve 1/100.000’lik planla ilgili ilk görüşmelerine başlayan Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin en hassas olduğu nokta tarım alanlarının korunması olacak. Bunu şimdilerde fark etmiyoruz, çünkü çalışmalar elle tutulur, gözle görülür bir hale gelme aşamasında değil, ancak Başkan Bozbey’in toplantıda söylediği;

“Bursa’da plan çalışması içerisinde bunu hep beraber yaşayarak göreceğiz, tarım topraklarını korumak zorundayız ve aldığımız kararları bu yönde alacağız.

Toprağın üst kısmının dışında toprağın alt kısmının kullanımı konusunda da sorunlarımız mevcut. Bursa’da şu anda yer altı suyu merkezde 180 metreden çıkıyor. Bu aslında tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor bize. Bazı bilim insanları ile görüştüğümüzde olası bir Bursa Ovası obruk sorunlarından bahsediyorlar. Konya’da yaşandığı gibi dev obrukların ovada görülmeye başlanması an meselesi. Bunun nedeni de gayet açık, yer altından çekilen sular! Bursa ovasında yer altından çekilen suyla ilgili sorunumuz çok büyük. Sadece tarım için değil, farklı nedenlerle de su çekiliyor yer altıdaki kaynaklardan. Bunları gündemimize taşıyacağız. Bakanlıkları da bu noktada devreye girmeye davet edeceğiz.

Net duruşumuz şu; tarım toprağımızı dağımızı, ovamızı korumak istiyoruz!” sözleri çok önemli. Konuşmanın kayda geçmesi açısından kelime kelime yazılması da mühim. Verilen sözlerin unutulması ihtimaline karşılık bu meslek bizi kayıt altına alma konusunda uzman yaptı malum.

Konuşmayı bir de irdelemek gerekiyor elbette.

Dikkatimi çeken ilk şey, ‘Soğuksu’da yeni bir sanayi bölgesi oluşturulmasına asla izin vermeyeceğiz’ gibi bir cümleyi duymamış olmam. Fakat hemen hatırlatalım, konuyla ilgili CHP’nin itirazları, bu itirazları dile getirdikleri açıklamaları mevcut. Zaten Bursa Büyükşehir Belediyesi de planın askıda olduğu süreçte itirazını yapmış, hatta öyle iyi bir çalışma gerçekleştirmiş ki, belediyenin itirazı kabul de görmüş bakanlık tarafından.

Vurgulamakta fayda var, plan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından geldiği için itiraz etmek, dava açmak, konuyla ilgili kamuoyu oluşturmak gibi süreçler dışında izlenebilecek başka bir yol yok.

Bu noktada ne yapılabilir?

Ya Soğuksu’nun yeni bir Cargill davasına dönüşmesi izlenebilir ya da öyle bir toz kaldırılır, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in de içinde bulunduğu sivil inisiyatif konuyu öyle bir Türkiye gündemine oturtur ki, herkes şaşar kalır.

Böylece Bursa uzun zaman sonra ilk kez Türkiye gündemine hayırlı bir iş için oturma fırsatını da yakalamış olur.

Bir de sürekli olarak şehir içindeki küçük sanayi işletmelerini şehir dışında bir KOBİ OSB noktasına taşıma, bu vesileyle de çeşitli yerlere KOBİ OSB unvanı sağlayarak yeni bir arsa rantı yaratma çalışması mevcut hatırlarsanız. Soğuksu bölgesi için bu durum da geçerliliğini koruyor.

Ben de diyorum ki, hani şu yılan hikayesine dönen, mağdurlarının dernekleşmesinin üzerinden bile yıllar geçen, hiçbir küçük sanayicinin taşınmadığı, ama küçük sanayiciler üzerinden devşirilen paraların da ne olduğunun anlaşılmadığı Çataltepe sorununun çözümü yeterli alanı sağlar zaten.

Neden böyle bir sorunun çözümü için yol yürümek yerine yeni sorunlu alanlar oluşturmayı göze alarak KOBİ OSB’ler kurup arsa rantı elde etme çabasına giriliyor ki…

Konuyla ilgili sorulan soruya yanıt olarak Çataltepe taraflarını bir araya getirdiğini, bir türlü başını kaldıramadığı tebrik ziyaretlerinin arısında bu soruna değinmeyi başardığını, tarafların da belli bir uzlaşı noktasına geldiğini anlattı Mustafa Bozbey.

Öyle ya ortada kocaman atıl bir bölge duruyor. İnsanlar belirli sorumluluklarını yerine getirmiş, ellerinde kocaman bir sıfır var.

Anlaşılan o ki, TOKİ’nin yıllar sonra projeyi yeniden devralması mümkün değil, kooperatifin de belirli fedakarlıklarda bulunup meseleye el atması gerekiyor. Bir ölçüde varılan mutabakatın hem yazılı hale gelmesi, hem de görüşmelerin tam olarak tamamlanıp çözüm noktasına ulaşılması için bayramdan sonrasını beklemek lazım.

Bir ayrıntı da kendi fabrikalarının içinde yarısı yasal, yarısı kaçak sondajlar yapan ve bu yer altı sularını genellikle tekstil alanında kullanan fabrikalar da önümüzdeki günlerde sıkı denetim için girecek gibi duruyor.

Geç bile kalınmış bir süreçti.

Bursa’nın hiç tükenmeyeceği düşünülen yer altı su kaynakları öylesine hoyratça kullanıldı ki, bu durum öylesin suiistimal edildi ki, iş gelip ‘obruk’ oluşumu gibi korkutucu bir noktaya dayandı.

Bundan sonrasında herkes bu konuda ayağını biraz daha denk alacak gibi.

Doğrusunu söylemek gerekirse ben şehirle ilgili meselelerin çözümünde ilk günden böylesi bir kararlılık içinde olunmasını beklemiyordum. Hemen hemen her yazımda yazdığım gibi, kolay değil 20 yıllık bir AK Parti yönetimi ve bu yönetimin ardından şehrin çeşitli dinamikleri ile temas halinde olan bir Bursa Büyükşehir Belediyesinin yönetimini devralmak kolay mesele değil.

İşler yürürken de konuşulduğu gibi kararlı olunacak mı bunu da zaman gösterecek…

HABERLER