Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Maşallahlı, inşallahlı…

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelmesine vesile olan “Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı Buluşmaları” toplantısını takip etmek benim açımdan önemliydi, çünkü Bursa, sanayileşme ile tarıma yoğunlaşma arasında kalmış olması nedeniyle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından beklentisi yüksek bir şehir.

Kürsüye ilk olarak Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş çıktı. Kurduğu ilk cümle ile Bursa’nın dinamikliğine dikkat çekti, sanayimize övgüler yağdırdı, hemen ardından Bursa’nın aynı zamanda bir turizm şehri olduğunu dile getirdi.

Bursa’nın son yıllarda yaşadığı gelişmelerin ışığında bir sanayi şehri olduğu görüşüne üzülerek de olsa ben de katılıyorum. Şehrin turizm potansiyelinin yüksek olduğunda da Başkan Aktaş ile aynı fikirdeyim. Ancak gecelik konaklama ortalaması bir buçuk gün civarında olan Bursa’nın bir turizm şehri olduğunu söylemekten daha çok, potansiyeli değerlendirilememiş bir şehir olduğunu söylemek doğru geliyor bana.

Aktaş’ın konuşmasında dikkat çeken bir başlık da şu sıralar pek meşhur olan erzak yardımı kartlarına yönelikti.

Biliyorsunuz, son dönemlerde Ankara’da yaşanan, yardım kartı uygulamasına sahip çıkma hadisesi var. Bursa’dan hadiseye katılan Aktaş,

“Bizler dağıttığımız erzakları kimseyi rencide etmeden, bakkal destek çekleriyle gerçekleştirdik. Türkiye’de bir ilkti. Halen de devam ettiriyoruz. En son 50 bin çekimizi sizin de katılımınızla bu akşam dağıtacağız. Birileri sahip çıkıyor, ama bu uygulamayı ilk biz başlattık” dedi.

Uygulamanın doğruluğu tartışılmaz, ilk kimin başlattığı konusu ise karışık anlaşılan, fakat bence asıl sorgulanması gereken kısım, ülkede geçinmek için sosyal yardım almak zorunda kalan vatandaşların sayının her geçen gün neden arttığı olmalı.

Aktaş’ın ardından kürsüye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan çıktı. Sanayi kenti olma kimliğini üzerine iyice yerleştiren Bursa’nın çalışma hayatına yönelik pek çok da sorunu mevcut malum. Her şeyden önce ara eleman açığı, EYT, staj çıraklık mağdurlarının durumu, emeklilerin bayram ikramiyelerine yeni bir iyileştirmenin yapılıp yapılmayacağı bakan beyin açıklama yapması beklenen konular arasındaydı.

Konuşmanın ilk bölümü maşallahlarla inşallahlarla geçti.

Oranlar iyileşecek inşallah, istihdam artıyor maşallah…

“Müşterek bir hedefe sahibiz, bu hedef Bursa’mızı sosyal anlamda bir çekim merkezine dönüştürmektedir. Bursa’nın potansiyelini harekete geçirmek zorundayız” diyen Bakan Işıkhan’ın şehrin çekim merkezi olmasını 31 Mart seçimlerine bağlaması ise yumuşak konuşma tarzı ve sakin ses tonunun ardında hafiften ‘yerel yönetimlerle merkezi yönetim uyumlu çalışmazsa buralara hizmet gelmez!’ yaklaşımını hissettirdi salondakilere.

İktidarın bu seçimde kullandığı en sağlam argüman bu. ‘Biz yoksak hizmet yok’ diyorlar kısaca…

2004 yılından bu yana, yani tam 20 yıldır AK Partili belediyelerin tüm seçimleri önde bitirdiği bir şehir Bursa.

Partinin kalesi diyebiliriz…

Bu tercihleri doğrultusunda şehrin Türkiye’nin en yaşanabilir, havası, suyu, toprağı en temiz şehirlerinden olduğunu söyleyen Işıkhan’a katılmak ise benim açımdan pek mümkün değil.

Bursa yoğun göç dalgası nedeniyle nüfusunu nereye sığdıracağını bilemeyen, bu nedenle müzmin trafik sorunları yaşayan, sanayinin vahşi yerleşimi nedeniyle havası, suyu ve toprağı kirlenen, tarım toprakları kaçak sanayi bölgeleri ile adeta işgal edilen bir şehir.

Ülkenin batısındaki pek çok şehirde de benzeri sorunlar yaşanıyor, kabul ediyorum, ancak Bursa’nın tarihi varlığı nedeniyle daha fazla korunması gerektiğini düşünüyorum.

Üstelik sürekli ‘lobisi olmayan şehir’ olarak nitelendirdiğim Bursa’nın yarattığı katma değer kadar hizmet görmediğini de artık dünya alem biliyor…

Gelelim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan’ın Bursalı çiftçilere müjdesine, yani kısa günün karına…

Bursalı çiftçilerin Ziraat Odası kayıtları ile ilgili bir süredir sorunlar yaşadığını, meselenin özellikle Yenişehir Ziraat Odasında odaklandığını, kayıtlardaki sıkıntı nedeniyle bazı çiftçilerin emeklilik şartlarını kaybettiğini biliyorduk.

Çözüm bugüne kısmetmiş…

“Özellikle Yenişehir Ziraat Odası’na bağlı yaklaşık 5 bin çiftçimizin 2015 sonrası sigortalık hizmetlerinin iptal edildiğini ve bazı çiftçilerin emeklilik şartlarını kaybettiklerini öğrendik. Konuyu öğrenir öğrenmez çalışma başlattık. Çiftçilerimizin mağduriyetine sebebiyet vermemesi için 2015 tarihine kadar Tarım Bağ-kur kapsamında hizmeti olanların sigortalılıklarının bu tarihten sonra devam ettirilmesinde Tarım ve Orman İl-İlçe Müdürlüğü kayıtları esas alınacaktır. Ziraat Odası kaydı iptal edilen çiftçilerimizin kayıtlarını Tarım ve Orman Müdürlüklerine getirmeleri halinde sigortalılıklarının devamını sağlayacağız. Çiftçilerimizin mağduriyetini de çözmüş olacağız” sözü bakana aittir.

Bu söz üzerine mağduriyet yaşayan tüm çiftçilerin hızla kayıtlarını yeniletmelerini ve emeklilik için başvurularını yerine getirmelerini şiddetle öneririm. Çünkü yerel seçimlerin yüzü suyu hürmetine yapılan bu güzellik fazla uzun sürmez…

 

HABERLER