Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Miting değil, sessiz direniş

Yerel seçimin genel seçime döndürüldüğünü, dolayısıyla bir genel seçim havasında geçen yerel seçimde muhalefetin eşit koşullarda yarışmadığını, iktidar partisinin adayları için kabinenin tüm bakanları ile birlikte Partili Cumhurbaşkanı sıfatı ile Recep Tayyip Erdoğan’ın da mitingler düzenleyerek oy istediğini yazmıştık bundan önceki yazılarımızda.

AK Parti’nin, Cumhurbaşkanının vatandaştaki karşılığına güvenerek, dolayısıyla da bilinçli olarak, genel seçim havasına büründürdüğü yerel seçimlerde; emekliler, asgari ücretliler ve bir biçimde dar gelirliler grubuna giren diğer vatandaşlar hesaba katılmamış olsa gerek, çünkü bu kez rüzgar tersten esiyor…

Kimse belediyelerin hizmetleri ile ilgili konuşmuyor. Herkesin derdi geçim…

‘Sosyal belediyecilik ön plana çıktı’ dedik, ama bu kavram da karşılaşılan sorunun tam karşılığı değil. Belediyelerin ellerindeki imkanlarla açlık sınırının altındaki maaşları artırma gibi bir şansı yok malum…

Halen arkasında olduğum bu yazılara bir yenisini daha ekleme hakkı verdi bana bugünkü mesaim, çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin kalesi olarak gördüğü Bursa’yı bir kez daha ziyaret ederek AK Partili belediye başkan adayları için oy istedi.

Aslında Erdoğan’ın gurur meselesi haline getirdiği İstanbul’u alma mücadelesine ara vererek Bursa’ya geleceğine çok ihtimal vermiyordum, sonuçta ‘eldeki kuş, çantada keklik, partinin kalesi’ gibi isimlerle anılır olduk yıllardır.

Demek ki, durum bunu gerektirmiş…

Cumhurbaşkanının gelişi ve gidişi yaklaşık iki saatlik bir programdı, rüzgar gibi geçti de diyebiliriz. Bu iki saatin yarım saatinde Cumhurbaşkanı, dört dakika 30 saniyesinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve AK Parti Başkan Adayı Alinur Aktaş konuştu.

Aktaş’ın konuşmasındaki; “Bursa bir kez daha Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyecek inşallah” sözleri bile buraya kadar yazdıklarımda ne kadar haklı olduğumu gösteriyor.

“3-4 yıl seçimsiz dönem var. Bu seçimsiz dönemi nasıl ki, Cumhurbaşkanımız İstanbul, Kocaeli, Osmangazi Köprüsü, Burs-İzmir arasında bir otoban yaptı ve hediye etti Bursa’ya ve şimdi siz de inşallah bir siyasi otoban yaparak önümüzdeki dört beş yılı Cumhurbaşkanımıza hediye edeceksiniz” diyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala ise enteresan bir istekte bulunmuş oldu vatandaştan.

Bu siyasi otobandan jet hızıyla kimler gelip geçecek, kimler nerelere varacak, vatandaş kullanacağı oy ile kimlerin yolunu açıp varışını kolaylaştıracak, insanın aklında derin derin sorular oluşmuyor değil hani…

“Verilen oy boşa gitmesin… Türkiye’nin siyasi ikbalinin önüne geçmeyin… Arzu etmediğiniz kimseler gelip memleketin illerini ilçelerini bizim değerlerimize aykırı biçimde yönetmesin… Bu iki günü hummalı bir çalışma içinde geçirin… Kadınlar ev ev gezerek kadınlara bu önemli devlet meselelerini anlatsın…” sözleri konuşmanın geriye kalan bölümünden küçük başlıklardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kürsüye çıktığında her zaman olduğu gibi yine katılımcı sayısını açıkladı. Erdoğan’a alanda 90 bin kişinin olduğu söylenmişti. Kendisinin 23 Ocak tarihindeki ziyaretinde yine aynı alan için açıkladığı rakam 120 bindi. 30 bin kişilik bir katılımcı düşüşü olduğunu Erdoğan kendi ağzı ile söylemiş oldu, ancak iki rakamın da doğruluk payı tartışılır. Alandaki tahmini katılımcı sayısı 40 bin civarındaydı desem kimse alınıp darılmaz herhalde.

Duvar Gazetesi Muhabiri Pelin Akdemir’in vatandaşın arasında izlediği miting ile ilgili gözlemleri ile benim görüşlerim birebir örtüşüyor. Zaten bir rutin haline gelen belediye personelinin, iktidara yakınlığı ile bilinen işyerlerinden işçilerin, hatta memurların mitinge katılım zorunluluğu nedeniyle alandan vatandaş görüşü almak zor.

Miting katılımcılarının alanda bulunduklarını ispatlayan fotoğrafları bir an önce çekme çabasının yanı sıra, kürsünün hemen önündeki üç-dört sırayı dolduran AK Parti Kadın Kolları üyelerinin dışında bayrak sallayan, tezahürat yapan, kendilerine bir soru yöneltildiğinde yanıtlayan da olmadı bu kez.

Katılım sönük, vatandaş geçim derdinde olduğundan, daha doğrusu geçim derdine düşecek kadar bile parası olmadığından kızgın haliyle.

Bursa konuşmasında bir müjde bekleyen emekli de hüsrana uğradı. Erdoğan’ın ağzından sadece ‘Temmuz ayında yılın ilk 6 ayındaki enflasyona göre emekli maaşlarını masaya yatıracağız. Memurlara ek gösterge uygulamasını genişleterek düzenlemenin hazırlıkları tamamlandı. Küçük esnafların prim gün sayısı için de çalışıyoruz’ sözleri çıktı.

Bu sözlerin karşılığında ise Bursa’nın kesin ve kati bağlılığına övgüler düzüldü, ‘Bursa’nın bizden esirgemediği vefasını, muhabbetini asla unutmayacağız’ denildi.

Bursa’nın hep unutulduğunu, ikinci, üçüncü, dördüncü değil çok daha uzak sıralamalara itildiğini bilerek biraz buruk dinledim konuşmayı.

15 Temmuz’dan Gazze’de yaşanan insanlık dramına, DEM Parti’den CHP’nin binasının alınması sırasında sayılan paraların görüntülerine kadar pek çok konu daldan dala atlanarak konuşuldu. Arada elbette Bursa’ya yapılan hizmetlerin de bir dökümü geçti…

Bursa’ya bin yataklı hastane yapma sözü bir kez daha verildi!

21 yılda Bursa’ya 327 milyar lira kamu yatırımı yaptık. Eğitimde 10 bin 632 yeni derslik inşa ettik…” diyen Cumhurbaşkanı geçtiğimiz 10 yıl içinde şehirde neredeyse hiç okul inşa edilmediğini bilmiyordu anlaşılan. Şehrin derslik açığının her geçen gün arttığını ve en iyi ihtimalle 10 bin derslik açığının olduğunu da kendisinden saklamışlar sanırım. Öğrencilerin üst üste ders işlediğini, tam gün eğitimin bizim şehir için artık neredeyse tamamen rafa kalktığını, sınıf mevcutlarının 50 kişinin üzerine çıktığını ise tamamen es geçmişler…

Aynı hizmet süresi içinde “8 yeni organize sanayi bölgesi, 3 endüstri bölgesi, 3 teknokent, 132 araştırma geliştirme merkezi, 31 tasarım merkezi kurduk…” diyor Cumhurbaşkanı. Tüm bu sanayi bölgelerinin Bursa Ovasının tam ortasında olduğundan, şehrin havasını, suyunu, toprağını nasıl kirlettiğinden haberdar edilmemiş olsa gerek. Yoksa böylesine övgü ile söz etmezdi bahsi geçen icraatlardan sanırım.

Bursa yatırımları için yazacak öyle çok şey var ki, bu konuyu ayrı bir yazıda değerlendirmek en iyisi…

Neyse biz tüm bunları bir yana bırakalım ve şehrimize Pazar günü bir belediye başkanı seçeceğimizi hatırlayalım. 25 yıldır iktidarda olan bir hükümetin, bizim vergilerimizle Bursa için 21 yılda yaptıklarını belediyecilik hizmeti olarak sunulup anlatması hiçbir mantığa sığmaz elbette.

Yazımın başında da belirttiğim gibi zaten bu seçimde de yerel yönetimler, yerel yönetim hizmetleri, belediye başkanları yarışmıyor. Yerel seçime benzeyen genel seçimde kim kimi seçer, açlıktan ölen emekli yine ‘soğan ekmek yerim Erdoğan derim’ şeklinde sloganlarla sandığa mı koşar bilemem.

Benim tek bildiğim, bu miting protokol için ayrılan alanların dahi boş kaldığı, mitinge gitme mecburiyetini ilan eden mesajlar almaktan bıkmış çalışanların bezgin hallerinin sergilendiği, ellerindeki bayrakları kaldıracak coşkuyu dahi insanların içlerinde bulamadığı bir sessiz direniş gibiydi.

Şu saat itibariyle kendi iç savaşını bir kenara koyup sandıklara sahip çıkan ve küskün seçmenini sandığa getirmeyi başaran Bursa’da seçimi alır…

HABERLER