Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Mottomuz ‘hayvan refahı’

Anneleri olmaktan gurur duyduğum üç kızım var. Kızlarımdan en küçüğünün dört ayaklı ve kuyruklu olması, onun benim kızım olduğu gerçeğini değiştirmiyor bizim hayatımızda. Asıl olan kalpteki sevgileri, bunlar sadece ayrıntı…

Patili kızım sayesinde yepyeni bir dünyanın kapılarını araladığımı, hayvan hakları konusunda daha hassas bir birey olduğumu da söyleyebilirim. Dolayısıyla 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü ile ilgili bir yazı yazmasam abes olurdu, diye düşünüyorum.

Önce kısa bir tarihi bilgi paylaşmak isterim.

Hayvan dostları ilk kez İngiltere’de 1822 yılında hayvanları korumak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını, daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği’ni kuruyorlar. Ardından, 1931 yılında Floransa’da dünya üzerinde yok olma tehdidi altında bulunan hayvan türlerine dikkat çekmek üzere kabul edilen hayvanları koruma günü, her yıl 4 Ekim tarihinde kutlanıyor.

Ülkemizde ise Hayvanları Koruma Derneği 1908 yılında kuruldu.

Bu konuda geçtiğimiz yıl ülke olarak hiç de iyi bir sınavdan geçmediğimizin altını çizmek lazım. Bazı ırk köpeklerin katline varan olaylar bir yana, barınakların halinin içler acısı olduğu pek çok görüntü geldi geçti gözümün önünden. Merdiven altı üretim tesislerinden kurtarılan canlıların perişan halleri de cabası.

Böyle bir günün arifesinde çetin bir mücadelenin içinden çıkarak başkanlık koltuğuna oturmuş Veteriner Hekimler Odası Bursa Şube Başkanı Melike Baysal ile konuşmasam eksik kalırdı yazım.

Önce hayvan refahı’ söylemiyle sıklıkla gündeme gelen bir başkan Baysal. “Bu yıldan itibaren Bursa’da ‘hayvan refahı’ kavramını daha sık kullanalım ve genişletelim” diyor sözlerine başlarken.

Bu tarz günlerde aklımıza sadece kediler ve köpekler gelmemeli evcil hayvanları ve yaban hayatını birlikte anmalıyız” diye de ekliyor.

Üzerinde hassasiyetle durduğu nokta, yaban hayatından uzak durmamız gerektiği. Çünkü doğanın devamlılığı için yaban hayatının sürmesi gerekiyor.

Biz ne yapıyoruz peki? Beton döküyoruz hayvanların yuvalarının üstüne!

Çiftlik hayvanlarının yaşamı da hayvan refahı kavramına uymuyor ülkemizde ne yazık ki.

Çiftliklerde hayvanlar kendi pisliklerinin içinde, bağlı ve çoğunlukla hareketsiz olarak, basık penceresiz, küçük yerlerde bakılırlar. Yayılan bütün kokuya, asitli ortama ve sineklere maruz kalıyorlar!” diyor Baysal.

Benim de aklımın bir köşesinde artık. Sadece kedilerin, köpeklerin değil, tüm hayvanların refahını önemsemek.

ESENLİK İÇİN MİMARLIK

Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nde de tatlı bir telaş vardı bugün. Her yıl Ekim ayının ilk pazartesi günü kutlanan Dünya Mimarlık Günü ‘Esenlik için Mimarlık’ teması ile kutlandı.

Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek yaptığı açıklamada;

Sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam hakkının korunması; bilime ve şehircilik ilkelerine uygun planlama ve nitelikli mimarlık hizmetleriyle şekillenen yaşam alanlarının oluşturulması; yapılı çevrenin sağlıklı ve kamu yararını gözeten politikalar çerçevesinde üretilmesi, kamu yönetiminin, merkezi ve yerel yönetimlerin, meslek mensuplarının, meslek kuruluşlarının ve ilgili tüm kesimlerin ortak sorumluluğudur” diyerek vurguladı temayı.

Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı’nın açıklamasında 13-14 Ekim tarihlerinde üçüncü kez düzenlenecek ARCHIFEST’22 Festivali’ne yönelik ipuçları da vardı.

Şirin Rodoplu Şimşek, “Bu yılki ARCHIFEST Festivali’nde eskiden yeniye geçerken dönüşümü ve insanı sorgulayacağız. Bursa’nın ve genelde Türkiye’nin yaşadığı ve birebir maruz kaldığı dönüşüm kavramını kendi alanlarında uzman 22 değerli konuşmacının katılımıyla değerlendireceğiz” dedi.

Mimari açıdan çok etkileyici ve bilgilendirici dolu dolu iki gün geçirecek Bursa. Şimdiden hatırlatmış olalım.

 

 

HABERLER