Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Sanayinin ıslahı mı konuşuluyor?

Uzun süredir Ramazan ayının ilk iftar programını BUSİAD gerçekleştirir Bursa’da. Bu yıl da gelenek bozulmadı. Programı takip etmemdeki en önemli etken TÜSİAD’ın yakın geçmişte ülke ekonomisine yönelik çıkışlarındaki haklılık payı ve ardından yaşananların iş dünyası üzerinde bıraktığı etkinin tepkisini ölçmekti açıkçası.

Zira Bursa, ‘Sustuk, sustukça sıra bize geldi’ diyor mu? konusu en büyük merakımdı.

Hiç giderilmedi bu merak…

Toplantılarını hassasiyetle takip ettiğim BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, daha önceki etkinliklerde de dinlediğim, pek çoğuna da hak verdiğim, özetle; ‘İlk planlı organize sanayi bölgesi için pilot il olana Bursa, sanayinin çevreci ve katma değeri yüksek ürünlere yönelerek planlı ilerlemesinin, yani sanayide dönüşümün de pilot şehri olabilir’ dedi.

Bursa’nın böyle bir dönüşüme şiddetle ihtiyacı var, zira bir yanda kirletici sanayinin yoğunluğu, diğer yanda tüketici sanayinin yoğunluğu, en çok da üretimden ziyade toprak yatırımından para kazanmaya yönelmiş sanayinin yoğunluğu şehri öngörülenin çok üzerinde yoğunlaşmış, artık kendini taşıyamaz hale gelmiş bir obezliğe itti.

Gelin görün ki, ülkenin hali de Bursa’dan daha iyi değil, ancak Küçükkayalar’ın gündeminde ulusal mevzulara yer yoktu. TÜSİAD’ın açıklama yaptığı ilk günden itibaren ne söyleyeceğini merakla beklediğim BUSİAD Yönetimi bu konuda sessiz kalmayı tercih etti.

Gecenin konuğu şehrin 2050 vizyonu ile hazırlanan 1%100.000’lik planı hakkında bir sunum gerçekleştirmesi beklenen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’di.

Bozbey kürsüye çıkmadan hemen önce Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın salondan ayrılması gecenin ilk dikkat çeken olayı oldu bence.

Başkan Bozbey’in yaklaşık bir saat kürsüde kalmasına vesile olan uzun sunum, geçtiğimiz günlerde Bursa basını ile bir araya gelerek yaptığı aylık değerlendirme toplantısında bir benzerini izlediğimiz bilgileri içeriyordu.

Sanayiye yönelik aktarılması gereken en önemli bölüm, Bursa’nın yeni bir üretim modeline dönmesi gerektiğinin altını Bozbey’in de çizmiş olmasıydı. Şehrin doğal kaynaklarını hunharca kullanan, aynı zamanda şehri acımasızca kirleten, tüm bunlara karşılık şehre vergi anlamında bir katkısı olmadığı gibi ülkeye de katma değer anlamında bir kazancı olmayan üretimden uzaklaşıp bir tür yeşil sanayi modeline geçişin şart olduğuna vurgu yaptı Bursa’nın Şehremini.

Sonra da dedi ki; ‘Sanayi planlamasını düşünürken, suya talebi yüksek olan işletmeleri yeniden değerlendireceğiz!’

Bu su konusuna ayrıca gireceğiz. İşin bu kısmı cebimizde dursun…

Elbette gazetelerin başlıklarını süsleyen ürpertici rakamları da verdi. ‘Bursa’da 122 bin bina riskli, 28 bin bina 7 büyüklüğündeki bir depremde yıkılacak!’ dedi.

Bu rakamları daha önce de aktarmıştık yazılarımızda, bir kez daha dile getirmenin vatandaşın içinde bulunduğu tehlikenin farkına varması adına faydalı olacağını düşünüyorum. Zira bu tehlike çerçevesinde şekilleniyor kentsel dönüşüm projeleri.

1/100.000’lik Bursa Çevre Düzeni Planı konusunda çeşitli kurumlarla yazışmalar yapılmaya başlanmış, görüş alışverişi noktasına gelinmiş. Planın bitirilip görücüye çıkma hedef tarihi 2026 yılı Ocak ayı sonu.

Şehrin sadece sanayisi konuşulmadı elbette. Hatta sanayinin ıslahı konuşulurken, tarihi ve tarımsal değerlerimiz üzerinde hassasiyetle duruldu diyebilirim.

Mesela bir kez daha söylendi Kapalı Çarşı ve civarında esnafın gece saat 22.00’ye kadar dükkanlarını açık tutmak için hazırlık yaptıkları

Bursa’nın 8 bin 500 yıllık bir tarihi geçmişi olduğu ve bu geçmişle birlikte Göbekli Tepe’den sonra en kıymetli noktalardan biri haline gelmesi gerektiği…

Üzerinde durulan ve beni şaşkına çeviren bir konu da müsilaj sorunuydu. Malum sıklıkla vurgulanıyor bu yıl geçtiğimiz yıllarda yaşanandan daha büyük bir müsilaj tehlikesi yaşayacağımız. Aynı zamanda Marmara Belediyeler Birliği Başkanı olan Mustafa Bozbey, Bursa kıyılarının müsilajdan temizlenmesi için 7 milyar liralık bir yatırıma ihtiyaç olduğunu, İstanbul için bu yatırım rakamının 140 milyar lirayı bulduğunu ve tüm Marmara’ya kıyısı olan illerin benzer yatırımlar yapmasının müsilajdan kurtulmanın tek çaresi olduğunu vurguladı.

Şöyle kafamda kabaca bir hesap yaptım, Marmara Denizinin müsilajdan kurtulması için 160-170 milyar liraya ihtiyaç var. Bunun için kredi ve fon arayışına girilmiş, ancak ‘Onun da önünde engeller var’ diyor Bozbey. Hasılı kelam, olacağı yok pek bu yatırımların gibi duruyor en azından şimdilik.

Çevre Düzeni Planı hızlandıkça bizim için fikri takip de daha çok önem arz ediyor. Merakla bekliyoruz gelişmeleri…

 

HABERLER