İki gündür üzerinde yazılıp çizilmeyen kısım kalmadı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik Atatürk Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen yumruklu saldırı hakkında.
Tam bir domino etkisi gördük yaklaşık bir haftadır ekranlardan izlediğimiz kadarıyla.
Önce bir ‘Cumhurbaşkanlığı yolunda telef olma’ söylemi geliştirildi, ardından CHP otobüsünü kullanan şoför montaj videolar eşliğinde tutuklandı, ev hapsi cezası aldı, sonra telef olmaktan kastın ne olduğunu anladığımız bir gelişme ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkan Vekili ve DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreni çıkışında güya kendisine yardım kartı verilmediği için sinirlenen ve nedense ‘Biz Osmanlı torunuyuz’ diye slogan atacak kadar da mesaj içerikli bir vatandaş tarafından saldırıya uğradı.
Nedendir bilinmez bu tür saldırılar genelde CHP liderlerinin başına geliyor! Erdal İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu ve sonunda da Özgür Özel.
Olayda bir güvenlik zafiyeti olduğu ortada. Bu kısmı geçersek, herkesin aklında; ‘Allah muhafaza, saldırganın elinde bıçak falan olsa bugün başka şeyler konuşurduk’ söylemi. Bazı kesimlere göre ‘İstersek sana ne kadar yaklaşacağımızı gör’ mesajı.
Özgür Özel’e saldırıldı, ama işin daha devamı da mevcut…
Henüz saldırının harareti soğumadan bir sosyal medya hesabından Özgür Özel’in kızına tehditler yöneltildi. Evinin adresini vererek, fotoğraflarla ‘ensendeyiz’ mesajı iletilerek.
Yeni dönemin modası bu. Ailenin, mevtanın, çocukların kutsallığı çiğneniyor sürekli…
Özel’e yönelik saldırının CHP içindeki bazı kesimler tarafından ‘provokasyon’ nitelendirmesiyle anılması endazenin iyice kaçtığını gösteriyordu. Oysa konunun 19 Nisan 2019 günü Ankara’nın Çubuk ilçesinde Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelen saldırıdan hiçbir farkı yoktu.
İktidar partisi liderlerinden gelen geçmiş olsun mesajları da kutuplaşmayı kaşıyan dozunu değiştirmedi.
Siyasetin yumuşamaya niyetinin olmadığı ortada, vatandaşın takınacağı tutum ise şüpheli.
Bugün de tüm CHP İl Başkanlıklarında eş zamanlı bir basın açıklaması düzenlendi.
Bursa’daki açıklamaya katılan belediye başkanları ve milletvekillerinin isimleri önemli…
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, CHP Bursa Milletvekillerinden Orhan Sarıbal, Hasan Öztürk, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, CHP Parti Meclis Üyesi Canan Taşer, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ile aynı karede buluşarak gerçekleştirdi açıklamayı.
Yeşiltaş, “Bu saldırı milletin iradesine, halkın umuduna ve Türkiye’nin geleceğine yapılmıştır. Bugün yaşananlar bir tesadüf değil; uzun süredir işlenen kutuplaştırıcı siyasetin doğrudan sonucudur. Biz kardeşlik kazanacak dedikçe onlar saldırttılar. Demokrasi kazanacak dedikçe karanlığı örgütlediler” diyerek özetledi yerel seçimler ile birlikte kazanılan başarının bedelini nasıl ödediklerini.
Siyasetin mücadele arenası korku ikliminden beslenen bir iktidar için korku ile yönetme, korku ile sindirme biçimine büründüğünden bu yana bir köşede çaresizliğini bileyen halkın gençlerin barikatları yıkması ile gürleyen cesaretinden feyz alan Yeşiltaş; “Cumhuriyet Halk Partisi korkmaz, sinmez, geri çekilmez! Genel Başkanımız Özgür Özel’in ve Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’nun arkasında dimdik duruyoruz. Sandığı önümüze, adayımızı yanımıza istiyoruz. Çünkü biz bu ülkenin geleceğiyiz!” diyerek geri adım atmayacaklarını, pasif muhalefet yaklaşımına geri dönmeyeceklerini vurguladı.
TDK’ya göre iki anlam içeren ‘Telef olmak’ değişi ilk anlamıyla hayvanların ölmesi manasına geliyor. İkinci anlam olarak sözcük; mahvolmak, yok olmak anlamını içeriyor.
İki içerik de telef olacak kişinin bir biçimde yok olması demek.
Çok şükür son günlerde yaşananlar bir yok olma hadisesi ile karşı karşıya getirmedi bizi. Fakat sözün içerisini doldurmak isteyenlerin bunu yapmaktan çekinmeyeceklerine yönelik önemli sinyaller içeriyor gündem…