Hepimiz düştük yerel seçimlerin derdine…
Kim hangi partiden, hangi il ya da ilçeden aday adayı olacak, kimin açıklamasında örgütten daha büyük katılım sağlanacak, kimin genel merkezde adayların belirlenmesinde söz sahibi ekipten tanıdıkları var, hangi tanıdık hangi tanıdığa galip gelir ve en önemlisi yerel seçimlere yine ittifaklar ile mi gidilecek, yoksa herkes kendi boyunun ölçüsünü sandıkta almak üzere yekpare mi çıkacak yola…
Soruları daha da uzatabilirim aslında.
Daha önce yazdığım yazılarda aday adaylarının anlık durumuna değinmiştim. Bilgi tazelemek gerekirse hemen vurgulayalım, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan’ın ardından Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile de görüştü makamında.
Eklemelere vakti zamanında CHP’nin Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Osmangazi Belediye Başkanlığı için işaret ettiği Erkan Aydın belediye başkanlığı için aday adaylık başvurusunda bulundu, diye devam edebiliriz. Aydın’ın başvurusunda özellikle işaret ettiği bir makam yok.
Gelelim yine Kılıçdaroğlu’nun Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı için işaret ettiği Mustafa Bozbey’e… Bozbey ben bu satırları yazarken henüz aday adaylığı başvurusunda bulunmamıştı. Ancak altını çizmek gerekiyor, Bozbey’in 3 yıldır üzerinde çalıştığı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamına CHP’den başvuru olmadı şimdiye kadar.
İşin AK Parti kısmını biliyorsunuz zaten.
Temayül yoklaması sonuçları da Genel Merkeze ulaştığına göre şimdi anketleri ve yoklama sonuçlarını bir arada değerlendirme, yakın kurmayların görüşlerine başvurma zamanı… Sonrasında görevlendirme yapılacak ve herkes yürüttüğü kulis çalışmalarının sonuçlarını bu görevlendirme ile görecek…
Tam da tahmin ettiğimiz gibi CHP ile İYİ Parti ittifakın önemli gördüğü illerde Genel Merkez düzeyinde açıklanacak bir kararla dayanışma içine girecek yeniden. İlk adımlar atıldı. Daha önce de görüşümü belirttiğim gibi, bahsettiğim karar açıklanmazsa da taban sandıkta kendince bir dayanışma sergileyecek, orası kesin…
Buraya kadar yerel seçim heyecanını anlattık, bundan sonrasında yerel seçim sonrası için şimdiden plan yapanları anlatmanın tam zamanı.
Öyle ya, sen anlatmazsan, ben anlatmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa ya da nasıl çıkar bazı planlar su yüzüne…
Hemen başlıyorum…
Malumunuz bir süre önce Bursa gündemine gelen meşhur bir Doğu TEKNOSAB projesi vardı. Hatırladınız mı? Hani şu Kestel’in Soğuksu Köyüne yapılmak istenen proje.
Projenin detaylarına giremiyorum, çünkü detaylarını kimseler bilmiyor, ama size birkaç hatırlatma yapabilirim.
Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır’ın ‘Biz sanayinin karşısında durmuyoruz, ancak böyle bir projenin Kestel’de yapılmasına tek bir şartla müsaade edilebilir. Kestel’in artık şehir içinde kalan birinci organize sanayi bölgesinin tamamını yeni yapılacak sanayi bölgesine taşımamızı kesin koşullara bağlarsak ve tarım arazilerini etkilemeyecek bir lokasyon tespit edersek!’ diyerek görüş belirttiği yerden bahsediyorum.
Geçtiğimiz günlerde Norm Haber’de program konuğumuz olan Tanır’a hala aynı görüşte olup olmadığını bir kez daha sordum. ‘Elbette hala aynı görüşteyim. Gelişmek için sanayileşmeye ihtiyacımız olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz, ancak sanayileşirken çevremizi tahrip etmeden bu işi yapmamız gerektiği fikrindeyim’ diyerek çok zarif bir biçimde belirtti görüşlerini.
Aynı TEKNOSAB projesinin AK Parti içinde de ayrılıklara neden olduğunu, 2040 Çevre Düzeni Planı konusunda ‘Biz bu planı yapamıyoruz!’ diyerek adeta havlu atan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın da daha fazla sanayileşmeye endişeyle baktığı için planların olgunlaşmasının mümkün olmadığını söyleyebiliriz.
Kısaca bir özet geçeyim o halde.
Organize sanayi bölgesi cenneti olan Bursa’da daha fazla sanayi bölgesi olmasını istemeyenler ile isteyenler arasında bir de ‘sanayi bölgesi olacaksa bari en az zarar verecek şekilde konumlandırılsın’ diyenleri de eklersek üçlü bir çekişme mevcut. Tam da bu çekişme nedeniyle yapılamayan 2040 Çevre Düzeni Planı Bursa’nın bir süredir Ankara’dan yapılan planlarla yönetilmesinin kapılarını sonuna kadar açmış durumda.
Neden mi?
Yaşanan anlaşmazlık nedeniyle rafa kalktığını ve üzerinde tam bir uzlaşı sağlandığında şehrin gündemine yeniden geleceğini düşündüğüm Doğu TEKNOSAB planları pat diye askıya çıkıverdi geçtiğimiz günlerde de ondan.
Planın askıya çıkma tarihi 16 Kasım. Anlaşılan o ki, yerelde çözülemeyen işleri bakanlıklar düzeyinde çözmeye alışmış şehrimin ileri gelenleri, yine bakanlık eliyle yapılmış bir sanayi bölgesi planı ile çalmış Bursa’nın kapısını…
Ben işin aslı astarı nedir diye öğrenmeye çalışırken, birkaç gün önce ekran görüntüsünü aldığım planın askıya çıktığına dair duyuru yine pat diye kalkıvermiş birden bire…
Seçimden sonra tekrar gündeme gelecekmiş…
Çünkü seçim sürecinde bir, ‘sanayi bölgesi yapacaktın yapmayacaktın, Bursa’yı Ankara’dan yönetecektin yönetmeyecektin tartışmasına gerek yok!’
Ama unutulmasın ki, seçimlerden önce de olsa, sonra da olsa Bursa da bizim, yapılması için bu denli sabırla ayak direnen sanayi bölgesi de, bahsi geçen sanayi bölgesinin yapılması planlanan tarım toprakları da…
Bir yerlerde hep kulağımıza gelen ve adeta şehrin şifresi olan; ‘gizli ajanda’ tabirinin içini tam olarak doldurduğumuzu zannediyorum tüm bu açıklamalarla.
Bir not daha düşeyim, bahsettiğim sanayi bölgesinin askıya bir çıkıp bir inen planına göre hareket etmek için kolları sıvayan, Doğu TEKNOSAB’dan aldığı arsaların üzerine fabrika yapmaya niyetlenen sanayicilerin sayısı da az değil!
Bu iş daha çok su kaldırır, kısmetse biz seçimden sonra da buradayız…