Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bursa’da bir deprem olsa…

Deprem bölgesinden acı haberler gelmeye devam ediyor. Ben bu yazıyı yazarken son güncellemelerle can kaybının 8 bin 500’ü geçtiğini duyurdu resmi makamlar. Üzülerek söylüyorum ki, sayı daha da artacak…

İşin en tuhaf yanı da deprem bölgesinden gelen acı haberlere bölgeye yaptıkları yardımlarla kendini göstermeye çalışan kamu kuruluşlarının damga vuruyor olması. ‘Bir elin verdiğini diğer el bilmeyecek’ şiarından çoktan çıkılmış, mesele hangi TIR’a hangi valiliğin ya da hangi kamu kuruluşunun afişi asılacak noktasına gelmiş.

Yazıklar olsun…

Günlerdir yardım beklediğini haykıran vatandaş artık sosyal medyayı da kullanamıyor sesini duyurmak için. Alınan duyumlara göre hazırda bekleyen mevcutla ihtiyaç sahibi doğru biçimde buluşamıyor hiçbir noktada.

Aklım bu karmaşaya takılı olarak gittim TMMOB tarafından düzenlenen ‘Kahramanmaraş depremi ve kaçak yapılarla mücadele’ konulu basın toplantısına.

Önümüzdeki birkaç günümü bu toplantıdan çıkan sonuçları yazmaya ayıracağım. Mümkünse sizin de bu toplantıdan çıkan sonuçları dikkatle okumanızı ve bundan sonrasında bir vatandaş olarak hakkımızı nerelerde aramamız gerektiğinin farkında olmanızı istiyorum.

İşte bahsettiğim toplantının en can alıcı kısımları:

AFAD NE İŞ YAPAR?

BAOB Dönem Sözcüsü ve Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Hüseyin Halil’in sözlerinden yola çıkarak şunu hatırlatmakta yarar var. 1999 depreminin hemen ardından ‘deprem vergisi’ adı altında bir vergi ödemeye başladık. Bu verginin toplanmasındaki amaç güvenli yapıların oluşturulması ve deprem halinin öncesi ve sonrası için planlamaların yapılmasıydı.

Konuyla ilgili en önemli soruyu aslında Makine Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ahmet İhsan Taşkınsel sordu ve dedi ki;

“AFAD’ın özellikle Bursa projeksiyonunu görmek isteriz. Görebiliyor muyuz?”

Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Burak Özgen’in verdiği yanıt şöyle;

AFAD’ın eylem planlarını ben hiç görmedim. Eylem planlarından önce bir açıklamasını dahi görmedim. AFAD’ın başında liyakate dayalı bir yönetim olduğunu düşünmüyorum. AFAD’ın çalışması diye lanse edilen çalışmaları da vatandaşlar yapıyor bu depremde. Yardımları vatandaşlar topluyor. AFAD sadece TIR buluyor, hatta artık TIR da bulamıyor. Onu bile organize edemiyorlar maalesef! Düşünün bir mesajı bile atamadılar deprem tatbikatında. Bu depremden önce de atmış olmaları lazımdı bir mesaj, atıldı mı acaba!”

AFAD’ın toplanan deprem vergileri ile hangi hizmetlere imza attığına yönelik sorduğum sorunun bir diğer ucunu da İKK Sekreteri ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek yanıtladı;

“AFAD’ın çok talihsiz bir çalışması oldu. ‘Biz burada sismik bazı aletlerle depremi daha önceden duyabilir miyiz?’ gibi, hiç amaca uymayan bazı cihaz tanıtımlarına benzeyen çalışmalar bahsettiklerim. Dolayısıyla AFAD’ın uğraş alanı buralarda kaldı, amacının dışına çıktı.

Bunun dışında, toplanan deprem vergileri aslında güvenli yapı dönüşümleri için kullanılması gereken vergilerdi, ne yazık ki, bu vergiler bambaşka kanallarda kullanıldı. Bugün geldiğimiz noktada bazı çabalar var, asla yeterli olmamak kaydıyla.

Yüzde 65 güvensiz yapı stoğundan bahsediyoruz Bursa için. Yüzde 65i dönüştürecek bir hareket yok Bursa’da kentsel dönüşüm babında!

Daha çok yap sat modeline benzeyen, aslında belediyeleri de maddi olarak kurtaran bir takım modeller var. Devletin maddi manevi her şeyi üstlendiği modeller yok!”

Deprem vergisinin pufff diye uçtuğunu anladık sanırım. Bu depremin ardından bir vergi daha bekliyorum ben. En azından bu kez vergimizin nerelerde kullanıldığına daha duyarlı olalım derim.

Bir de KRT ekranlarında Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın yaptığı açıklama var. Özellikle Nilüfer İlçesinin sıvılaşma alanı olduğuna yönelik. Konu hakkındaki sorumu elbette Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er yanıtladı.

Nilüfer’de sıvılaşma alanları var mı? Var! Hatta 1855 depreminin en büyük hasar gören bölgesi Nilüfer’de kalan alan! Kümes dahi kalmayan alanlar var!

Fakat diğer ilçelerimizde de sıvılaşma alanlarımız var. Büyükorhan, Harmancık, Keles, Orhaneli’nde sıvılaşma alanlarımız yok. Bursa bir deprem şehri, bizim ilçelerimizin kendi ismiyle anılan fay hatları dahi var!”

Bu kadar korkutucu tablo yeter. Belediyelerin bu konularda çalışmaları var deyip bir yerinden tutmaya çalıştım.

Ne mümkün!

“Geçtiğimiz süreçte bir deprem çalıştayı oldu. ‘Minareler deprem olursa nasıl yıkılır, yıkılır mı yıkılmaz mı…’ saatlerce anlattılar. Söz istedik, söz dahi alamadık. Kurumlar konuşuyor dendi bize.

Bizim maksimum tahmin ettiğimiz deprem büyüklüğü 7’dir. Bursa’nın depremleri ve fay hatları ile ilgili yapılan bir çalışma yok çünkü.

Yapılan iki günlük çalıştayın sonucunu söyleyeyim; ‘depremde kaç minare yıkılır, Bursa’nın yeni bir fay hattı oldu’ Yaptığımız çalıştayın sonucu bu mu olmalı?” diyor Engin Er.

İki saati aşan, ciddi fikir çatışmalarına da sahne olan toplantının daha çok yazılacak başlığı var. Sırayla hepsine değineceğiz.

Son söz Şirin Rodoplu Şimşek’in olsun; “Bursa’da Kahramanmaraş depremi gibi bir deprem olsa sanayinin kalma ihtimali yok! Üretim diye bir şey kalmaz. Bursa durur, Türkiye durur dolayısıyla!”

HABERLER