Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Çözelim artık sahipsiz hayvanlar konusunu!

Norm Haber‘i ziyarete gelen tüm belediye başkanlarına soruyorum son günlerde ülkenin yaşadığı, bizi yine ikiye bölen ve ortaklaşa bir çözüm bulmakta sürekli zorlandığımız konu hakkında neler yaptıklarını…

Meselemiz sahipsiz hayvanlar…

Bu tanımı kullanıyorum, çünkü sıklıkla kullanılan ‘sokak hayvanları, başıboş köpekler’ gibi tanımlar aslında bizim yarattığımız bu sorundan insanoğlunun sıyrılmasına müsaade eden ve konuyu doğrudan karşımızdaki canlıya yönlendiren tanımlar olduğundan pek hoşuma gitmiyor.

Bizim sahipsiz bıraktığımız hayvanlar nedeniyle sorunlar yaşadığımızı öncelikle kabul etmemiz gerekiyor!

Yukarıda Allah, kalpte vicdan var; şimdiye kadar yaşanan sorunu görmezden gelen ya da bu soruna vahşetle yaklaşılmasını savunan bir belediye başkanı konuğum da olmadı. Tüm başkanlar, can dostlarımıza duydukları sevgiyi dile getirirken, yanına çaresizliklerini de ekleyerek, belediye imkanları ile konuyu çözme boyutunu çoktan aştığımızı, meselenin ancak devletin imkanları devreye sokularak insani boyutlarda nihayetlendirilebileceğini söylüyorlar.

Bir de tabii sıklıkla dile getirilip dikkat çekilen husus, aslında yaşanan ve hepimizi kahreden olayların büyük bölümünün kırsal kesimde yaşandığı yönünde…

Şimdi elini kolunu bağlayıp boynunu bükenlerden daha çok, elini taşın altına koymayı seven ve bu konuda fikir, dolayısıyla çözüm üretmeye çalışanlara çevirmek istiyorum bakış açımı.

ÜRETİMDE DÜNYA İKİNCİSİ OLAN TÜRKİYE’NİN ARICILIK ÜRETİMİNİ DESTEKLEYEREK 1 MİLYAR DOLAR REZERVİNE ULAŞABİLİRİZ. (GÖKTUĞ ERDEM/BURSA-İHA)
Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, Türkiye’nin dünyada bal üretiminde ikinci sırada olduğunu ifade ederek, doğru desteklerle 1 milyar dolar ihracata ulaşabileceğini anlattı.

Bu isimlerin en başında elbette Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal geliyor. Geçtiğimiz günlerde Bursa İl Hayvan Koruma Kurulu toplantısına katılan ve toplantıdan elde ettiği sonuçları ‘Z Raporu’ olarak paylaşan Baysal, şunlara dikkat çekiyor;

Üç dağ ilçesinde hiç Veteriner Hekim yok. Bu ilçelere destek verdiğini söyleyen 3,5 milyon nüfuslu Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde sadece 9 veteriner hekim var. POST OP (Ameliyat sonrasındaki iyileşme süreci) bölümü yok, ama hekimlere nöbet var????

-İlçe belediyelerinin bazıları Hekim sayısında daha iyi. Veteriner Hekimlerin tamamı kısırlaştırma yapmıyor, başka görevleri var. Dolayısıyla kısırlaştırma yapan Veteriner HEKİM sayısı çok az. 2023 yılı kısırlaştırma sayısı 18.336, 2022 yılında sayı 12 bin civarında idi.

-Yardımcı personel eksik. Tek Veteriner Hekim ile kısırlaştırma yaptığını söyleyen belediye var. Bu toplantıya belediye başkan ya da yardımcıları katılmıyor. Her eleştiriyi, kurumda görevli meslektaşlarım göğüslemek zorunda kalıyor. Sorumlulukları çok büyük, ancak yetkileri hiç yok.

VETERİNER HEKİM YOK, YARDIMCI PERSONEL YOK, ÖDENEK YOK.

Belediyelere ödenen birim maliyet 200 TL, evet yanlış okumadınız, bu kadar. Tedavi dahil. 2022 yılında 100 TL idi. Ödenek veriliyor ama denetlenmiyor.

-Büyükşehir dahil 18 Belediyenin sadece 6 tanesinde Veteriner İşleri Müdürlüğü var. Gürsu Zabıta Müdürlüğü, Yenişehir Temizlik İşleri Müdürlüğü, İznik Zabıta Müdürlüğü, Karacabey Park Bahçeler Müdürlüğü gibi konuyla ilgisi olmayan birimlerle süreç yürütülüyor. (!)

-Belediyelerin Bursa’daki durumu ortada. Sanmayın ki diğer iller farklı. Türkiye’de toplam belediye sayısı 1393, Bakımevi ise iyili kötülü 297 civarı. Üstelik 5199’un Geçici 4.maddesine göre 2022 Aralık ayına kadar bakımevi yapmayanlara bugüne kadar ceza verilmedi henüz.

-Bu vicdansızlık! Belediye Başkanlarının görev ihmallerinin cezasını önce hayvanlar, sonra üstlendikleri büyük sorumluluk nedeniyle Veteriner Hekimler çekiyor. Veteriner Hekim, yerinden alamadığı hayvanın yarattığı sorunun sorumlusu bile olabiliyor. Asla kabul edilemez.

-Bakın. O çok savunulan ve insancılmış gibi gösterilen doğal yaşam alanları daha az maliyetli ve insancıl değil. Agresif olanlar yine toplanamayacak, boşlukları kırsaldan gelecek köpekler dolduracak. Zoonozlar artacak, köpekler birbirine zarar verecek, yaban hayatı zarar görecek!”

Hem veteriner hekimlerin ne kadar çaresiz kaldıklarına yönelik hem de belediyelerdeki durumu özetlemesi açısından bu raporu çok önemsiyorum.

Gelelim sahipsiz hayvanlar, özellikle de agresif sahipsiz hayvanlar konusundaki meselenin asıl kaynağına…

Burada da hayvan severlere kulak vermeyi tercih ediyorum…

Çoğunun dile getirdiği gerçeklik bu işin kökeninin köylerde olduğu yönünde.

Gerçekliğini test edemediğim iddiaları şu şekilde açıklayabilirim…

Evinin, tarlasının, sürüsünün bir ya da birkaç köpek tarafından korunup kollanmasını isteyen köylüler (hemen hemen her köyün tamamını bu biçimde tanımlayabiliriz sanırım. Bahçesinde köpeği olmayan çok az köy evi biliyorum) köpeklerini kısırlaştırmıyor, doğurmalarına da izin veriyor, ancak yavru köpeklere tahmin edeceğiniz gibi kendileri bakmıyor. Annenin yavruyu beslemesi sona erdiğinde içlerinden en güçlü ve sağlıklı görünen yavru ayrılarak alınıyor, bazen bu da yapılmadan yavrular köyün dışında bir yere, kaderine terk ediliyor ve bu süreç annenin tüm doğurganlık döneminde devam ediyor. Anne yaşlandığında onun da kaderi genellikle terk edilme oluyor.

Merdiven altı hayvan üretim merkezleri olarak adlandırabileceğimiz, çeşitli cins kedi ve köpeklerin bilinçsizce doğurtularak satılması işi de daha çok mekanın uygunluğundan kaynaklı köylerde yapılıyor. Satın alınmayan ya da hasta olan yavruların kaderi ve doğurma yaşı geçen yetişkin kedi ve köpeklerin kaderi de terk edilme oluyor. Elbette yine kırsala…

Hayvan severlerin ve belediyelerin kısırlaştırma taleplerine de olumsuz yaklaşılıyor bu noktalarda. Çünkü amaç zaten doğumdan bir tür fayda sağlamak…

Burada sadece köylüleri suçlamak gibi bir gayem yok elbette. Ama kırsalda genel durumun bu olduğunu bütün hayvan severler anlatıyor.

Sonuçta doğrudan öldürmeye içi el vermediği için aç, susuz, hasta bir biçimde yavaş yavaş ölsün diye bırakılan kedi ve köpeklerin vahşi hallerine dönmeleri neticesinde hem hayvanların hem de insanların büyük, geri dönülmez zararlar gördüğü bir yaşam döngüsü başlıyor…

Hasılı kelam, tüm bu bilgilerden yola çıkarak birkaç öneride de ben bulunmak isterim:

Anlaşılan o ki, belediyeler kendi bütçelerinden bu işler için yeterli miktarı ayırmak konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Bu durum Bursa’nın ilçe belediyeleri için böyleyse ülkenin daha küçük illerindeki ilçe belediyeleri için daha sıkıntılıdır. Dolayısıyla vatandaşının can güvenliğini korumakla yükümlü olan, bu iş için evimize aldığımız ekmeğin vergisini ekmeği soframıza koymadan bizden toplayan devletin pamuk ellerini cebine atması, itibardan biraz tasarruf edip gerekirse sadece bu konuda uzmanlaşacak birimler oluşturması, mevcut birimlerin akademik odalarla ortaklaşa çalışmasını sağlayarak hızlı bir kısırlaştırma ve rehabilitasyon seferberliği başlatması gerekmektedir.

İkinci önemli husus; gerek köylerde gerekse başka bölgelerde çeşitli emellerle hayvanların kontrolsüzce üremesine neden olan her türlü yapılanmanın ciddi bir denetimden geçirilmesidir. Kısırlaştırmanın şart oluşu burada da kendini göstermeli, özel durumlarda üretim izni alabilecek kurumların da ürettikleri her canlıdan sorumlu olmasının mutlak şart koşulması ve denetimin ciddi biçimde uygulanması gerekmektedir…

Tüm bunların yapılabilmesi için gerekli veteriner hekim kadroları oluşturulmalı, veteriner hekimlerin görevlerini huzur ve refah içinde yapmalarını sağlayacak maddi imkanlarının gerçekleşmesi de sağlanmalıdır…

Evinde sadece bir kedisi olan ve konuyla ilgili biraz araştırıp soruşturan bir birey olarak ben bunları düşünebiliyorsam konunun muhatapları da mutlak düşünüyorlardır böylesi çözümleri…

Anlaşılan o ki, iş uygulamaya gelince kimsenin eli cebine gitmiyor. Fakat şu da bilinmeli, kontrolsüz yapılan her iş, doğanın dengesini bir kez daha bozuyor… Sokaklar sahipsiz hayvanlardan temizlendiğinde başımıza hangi felaketin geleceğini bilemiyoruz! İşte bu nedenle, bilime biraz itibar gösterip bilimsel yöntemlere para harcayarak ilerlemezsek kendi sonunu getiren bir toplum olarak tarihe geçeceğiz…

 

HABERLER