Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Dürüstlükten ayrılmadan…

Geçmiş geçmişte kaldı cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım diyerek pek çok ismin kollarını sıvadığını, seçim gecesi kazanan cephenin neresi olacağını hissettikleri gibi dümeni o tarafa doğru kırdıklarını baya baya ima ettiğim bir önceki yazımın ardından bugün daha sorumluluk sahibi bir yazı yazmayı anlamlı buluyorum.

Yerel seçim öncesinde kendi içinde büyük savaşlar vererek delegelerini seçen, ardından ciddi efor sarf ettiği kongre sürecine giren, bu süreçte kendi içinde yüzde 12 gibi bir orana varan küsler ordusu yaratmayı göze alarak (bu küsler ordusu her kongre sürecinde CHP için kaçınılmaz gerçekliktir) değişim çağrılarına kulak kabartıp genel başkanını değiştiren ve aldığı tüm yaraları sırtına vurarak seçime uzlaşmacı bir tavır içinde, tek başına giren CHP yönetimi, aslında kendisinin de bu kadarını beklemediği bir sonuçla tam 47 yıl sonra partisini ülke genelinde birincilik koltuğuna taşımayı başardı.

Bundan sonra birbiriyle koordineli projeler üretebildiklerini geçmiş dönemde ispatlayan CHP’li belediyeler başta halkın geçim sıkıntısına çare olabilecek projeler üretmek, depreme dayanıklı kentler yaratmak ve mülteci sorunu olmak üzere pek çok sıkıntıya çare olabilirler.

Halkın beklentisi bu yönde oldukça ağır bir yük yüklüyor omuzlarına…

Bu tabloya aynı zamanda AK Parti tabanının ‘sessiz tepkisi’ demek de mümkün. Mütedeyyin AK Parti tabanının, enflasyon, gelir dağılımı, yolsuzluk, rant konularından duyduğu rahatsızlığı, başka partiye oy vermeyerek, ama sandığa da gitmeyerek verdiği mesajı iyi okumak gerekiyor, hem muhalefet partileri açısından hem de iktidar açısından.

Zira seçime katılım, yüzde 78.38’lik oranla son yılların en düşük düzeyinde kaldı bu kez. Sandığa giden AK Parti seçmeni ise bu seçimde ittifak ortağı MHP yerine, kendine daha yakın bulduğu, seçimin yükselen yıldızı, Yeniden Refah Partisi’ne yöneldi.

Hani demem o ki, gönlü kırılmış, gördüklerinden usanmış seçmenin önümüzdeki seçimlerde konsolide olmasının çaresi gönlüne göre yönetim anlayışı sergileyen bir siyasi parti bulmasından geçiyor.

Bundan sonraki süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, önünde sonunda partisinin yaşadığı 31 Mart hezimetinin hesabını kesmesi beklentisi hakim, hem siyasetten hem de bürokrasiden yana bir hesap olacak bu.

Seçimin ardından bazı bakanların değiştirileceği zaten bir süredir kulislerin en önemli gündem maddesiydi Ankara’da.

İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı bu konudaki ilk adresler olabilir.

2019’daki yerel seçimi kazanan CHP’li belediye başkanları, beş yıl boyunca devletin denetim sistemi ile epeyce mücadele etti. Özellikle İçişleri Bakanlığı, CHP’li belediyelere sürekli müfettiş gönderdi. İş o noktaya geldi ki, müfettişler için belediyelerde özel odalar tahsis edildi. Hani madem gitmiyorlar bari rahat etsinler kabilinden…

Şimdi CHP’den yeni seçilen belediye başkanları da yakın zamanda müfettişlerle tanışacak doğal olarak!

Özellikle imar ve alım satım ihalelerinde her adımın eksiksiz ve doğru atılması şart. Zira bugünün başarısı 2019 yılından bu yana yönettikleri şehirlerde kendilerine yönelik şaibelere mahal vermeyen belediye başkanlarının dürüstlüğünün de başarısıdır bir yerde.

Tüm bunlar unutulmadan yapılacak işlerde yol yürünürse önümüzdeki erken ya da vakitli genel seçimler bir başarıyı daha müjdeleyebilir CHP örgütüne…

HABERLER