Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Teröre yenilmeyeceğiz: ‘Tam da oraya gidecektik!’

İstanbul’da yaşanan terör olayları sadece İstanbul’da yaşanmıyor. Tüm ülkenin bağrına bir bomba bırakmak isteyenlerin adresi İstanbul.

Çünkü hepimizin bir canı orada; İstanbul denen karmaşanın, keşmekeşin, bir o kadar da güzelliğin, tarihin, yaşamın içinde hem hal.

Kendimden, kendi kızımdan biliyorum. Ne zaman ki, okumak için İstanbul yollarını arşınlamaya başladı, benim de aklımın bir köşesi İstanbul’da kaldı hep.

Ben oturduğum yerden endişe duyarken, kızımın nasıl bir ruh halinde olduğunu görmüyordum elbette. Bu kez durum farklıydı benim için. Gözlerimle gördüm patlamayla birlikte gerçekleştirilmek istenen dehşet ikliminin nasıl yaratıldığını.

İstanbul’daydık, hazırlanmıştık, hatta kızlar kendi aralarında sohbet ederken geç de kalmıştık. Aslında patlamanın olduğu saatlerde, o bölgede olmak, biraz yürüyüş yapıp, yemek yemekti amacımız. Geciktik diye söylenerek evden çıkmaya hazırlanırken gelen telefonla öğrendik patlama haberini.

Televizyonu açtığımızda gördüğümüz manzara tüyler ürperticiydi.

İşte o esnada gördüm kızların yüzündeki dehşeti. Her gün gittikleri, yürüyüş yaptıkları, arkadaşları ile buluştukları, kahve içtikleri yerler kan gölüne dönmüştü.

Tam buraya gidecektik…” diyordu kızım, “İşte buradan geçecektik anneBu köşedeydi kahve içeceğimiz yer…”

ISTIKLAL CADDESI’NDEKI TEROR SALDIRISININ ARDINDAN, BUGUN BEYOGLU KAYMAKAMI MUSTAFA DEMIRELLI, BEYOGLU BELEDIYE BASKANI HAYDAR ALI YILDIZ VE VATANDASLAR PATLAMANIN GERCEKLESTIGI NOKTAYA KARANFIL BIRAKTI. FOTO: GOKCE KARAKOSE -ISTANBUL-DHA

Böyle bir saldırının özellikle Taksim gibi bir yerde gerçekleştirilmesi pek çok mesajın da bir arada verilmesi çabasıdır bana göre.

Bir kere doğrudan sivillere yönelik bir saldırı olduğu, ölü sayısının yüksek olmasının hedeflendiği, bu nedenle de toplumda dehşet, geri çekilme, kapanma ve sakınma psikolojisini yaygınlaştırmayı amaçladığı net.

İlk anda öyle de oldu, planlar iptal edildi. Evde oturulup uzun süre haberler izlendi, ama bugün durum farklı. Bugün üzerimizde tahakküm kurmaya çalışanlara inat yine çıkacağız sokaklara, yine yaşayacağız hayatımızı istediğimiz özgürlükte. Yine güçlü olacağız birlikte el ele.

Saldırıda ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum, yaralılara da acil şifalar. Bu toprakların özgürlüğünün bedelini ödedikleri için çok üzgünüm, ama madem bir bedel ödeniyor, öyleyse özgür olduğumuzu bilsinler ki, ruhları şad olsun.

TOGG’DA NİYETLER BELLİ DEĞİL! 

Togg lansmanında ülkemizin bir araba markasının olmasından büyük gurur duyduğumu belirtmiştim. Belirtirken de şunu eklemiştim; ‘bu başarı bir ülkenin başarısıysa eğer bir siyasi partiye, bir siyasi isme, bir siyasi görüşe angaje edilmemelidir. Bir markayı o ülkenin tamamı sahiplendiğinde marka o ülkenin markası olur’ diye.

Togg’dan gelen son haberler işlerin hiç de öyle işlemediği yönünde ve üzücü.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da Togg ile ilgili benimle benzer görüşler içerisindeydi. Yaptığı açıklamalardan bunu anlamıştım. Açıklamalarıyla örtüşür bir davranış sergileyerek Tarihi Yarımada’da kullanmak üzere Togg’dan 100 adet elektirikli araç talebinde bulunmuş.

Kendisine gönderilen yazı hayli ilginç.

Togg’dan sadece Cumhurbaşkanının ya da Cumhurbaşkanının referans olduğu kişilerin sipariş verme hakkı mevcutmuş. İmamoğlu’nun böyle bir müsaadesi olmadığından talepleri karşılanamıyormuş.

Eee… Nerede kaldı bir ülkenin markası olmak?

Nerede kaldı tüm halkı sarıp sarmalamak, kucaklaşmak?

Bu arada markanın ‘TOGG’ biçimli yazım şeklinden ‘Togg’ biçimli yazı şekline ulaşılabilirliği göstermek için geçtiğini lansmanda özellikle vurguladıklarını da belirtmek isterim.

Şimdi kafaları karıştıran soru şu; bu marka halka inmek istiyor mu istemiyor mu? İstiyorsa halkın bir bölümüne yaklaşıp diğer bölümünü dışlamak mıdır niyet?

HABERLER