Büyük bir felaket yaşadı dün gece Bursa…
Yüreğimiz ağzımızda takip ettik gelişmeleri…
Endişe, korku, panik, çaresizlik…
Tüm duygular birbirinin içine geçti…
Sahada can pazarı yaşanırken, üzerlerinde ince bir yelekle alevlere meydan okuyan, canı pahasına ülkenin en kıymetli mirası olan ormanları korumaya çalışan ekipler elleri kara, yüzleri kara, ama alınları ak mücadelelerini sürdürürken, yönetici kademelerin ne yaptığı da yakından takip edildi.
Baştan söyleyelim, yangının başladığı saatlerde Bulgaristanseyahatinde olan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in Bursa’ya sabahın erken saatlerinde gelmesi medyada ciddi eleştiri konusu oldu.
Alkışı ise yangının başladığı saatlerde başka bir program için Bursa’da bulunan ve şehri terk etmeyerek, yangın bölgesini havadan izleyen Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ile Bursa’daki yangınlar hakkında bir açıklamada bulunan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı aldı.
Gelin bir bakalım o halde bu alkışlar hak edilen alkışlar mı? Bozbey’e yapılan eleştiriler yerinde eleştiriler mi?
Başkan Bozbey’den başlayalım, elbette şehirde olsa, tüm operasyonu kendisi yönetse, sahada başkanı gören vatandaşın içi bir nebze de olsa rahat etse şahane olurdu. En azından Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık aranıp durum hakkında malumat alınmalı, geçmiş olsun denilmeliydi. Başkanın gelebildiği en süratli biçimde Bursa’ya ulaştığına eminim, ancak eksiklikleri de yok sayamam. Fakat gelin görün ki, Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekiplerinin görevlerini eksiksiz yerine getirdiği bu durumda konu yangının söndürülmesine engel teşkil etmiyor.
Oysa yangının söndürülmesine engel teşkil eden çok daha önemli mevzuları var bu ülkenin…
Ormanlık alanların bir tek bizim ülkemizde olmadığını, dolayısıyla dünyanın pek çok yerinde benzeri felaketlerle karşılaşıldığını tahmin edersiniz.
Gelişmiş ülkelerde orman yangınlarına müdahale, uydu takibi, drone kullanımı, termal kamera sensörleri ve yapay zekâ destekli analizler gibi teknolojilerle erken aşamada tespit edilerek yapılıyor.
NASA gibi kurumlar, yangınları termal kameralar ile tespit ediyor, dolaysıyla erken müdahale hayat kurtarıyor.
Drone’lar ABD, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde yangınların konumunu ve yayılmasını izlemek için kullanılıyor, havadan ve hızlı bir bakış imkanı sağlıyor.
Yangın bölgeleri önceden tespit edilerek, yangının yayılmasını önlemek için doğal ve yapay engeller oluşturuluyor, böylece yangın belli bir alanda tutulmaya çalışılıyor.
İtfaiye bünyesinde bir koordinasyon sistemi hazır tutularak, itfaiye ve gönüllüler arasında koordinasyon sağlanıyor.
Yine gelişmiş ülkelerde itfaiyeciler ısı ve aleve dayanıklı, aynı zamanda ergonomik ve hareket kabiliyeti yüksek giysiler giyiyorlar.
Aşırı sıcaklıklara dayanabilen özel malzemelerden üretilen ceket ve pantolon, ısıya ve düşen nesnelere dayanıklı kask, yangından koruma için dayanıklı malzemeden üretilmiş eldiven, ayakları kesici nesnelerden ve ısınmış zemin yüzeylerinden koruyan çizmeler…
Giysilerin karanlık ve dumanlı alanlarda görülmesini kolaylaştıran şeritlerle donatılması da ekstrası…
Gelişmiş ülkelerde yangın söndürmek için kullanılan araçlar da şöyle sıralanmış…
Göl ve denizlerden su alarak yangın alanına boşaltabilen Amfibi uçaklar…
Geniş kapasiteli, genellikle modifiye edilmiş hava tankerleri…
Su kovası veya tankla donatılmış helikopterler…
Engebeli arazilere tırmanabilen ve sıcak bölgelere girebilen yangın söndürme robotları…
İlaveten, itfaiye ekipleri tarafından kullanılan termal görüntüleme sistemleri ve gerçek zamanlı veri iletim sistemleri…
Gördüğünüz gibi dünya yangın söndürme konusunda kendini hayli geliştiriş…
Peki bizim elimizde ne var?
Yangın söndürme uçaklarının alımı ve kullanımı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğunda. Yani alkışı alan Bakan Yumaklı’nın uhdesinde bu iş.
2025 yılı itibarıyla, Tarım ve Orman Bakanlığı 27 uçak ve 105 helikopter ile orman yangınlarıyla mücadele ediyorgüzel ülkemde.
Türk Hava Kurumu, yangın söndürme uçaklarına gece görüş sistemi kazandırmak için bir proje yürütmekte, fakat bu proje henüz sonuçlanmadı. Zira Bursa’daki yangına gece müdahale edilemediğini bizzat Bakan bey kendisi duyurdu.
Biraz geçmişe gittiğimizde 2022 yılında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Marmaris’teki orman yangınında gece görüşlü helikopterlerin kullanılacağını belirttiğini, THK’nin gece görüş sistemli helikopter ihalelerine katıldığını ve 10 gece görüşlü helikopterlerle yangınlara müdahale ettiğiniduyurduğunu görüyoruz. 2020 yılında ise Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, yangınla mücadelede gece görüşlü helikopterlerin devreye alınacağını ifade ettiğini, ancak 2025 yılına geldiğimiz halde hiçbir gelişme kaydedilmediğini söylemek mümkün…
Şimdi ülkenin her yeri yanarken ve bu durum yeni de değilken, gereken önlemleri, gereken cihazları, gereken donanımları almayarak itfaiye erlerini incecik bir yelekle alevlerin içine gönderip seyrine bakanlar mı alkışı hak ediyor?
Bir durup düşünmek lazım…