Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Zenginin siyaseti züğürdün çenesini…

İYİ Parti’nin fokur fokur kaynadığını, bu kaynamayı da en içten, en sessiz yaşayan teşkilatın Bursa teşkilatı olduğunu belirterek başlayalım bugün. Kaynamaların sessizliğinin asıl nedeni ise partinin iki milletvekili olan Selçuk Türkoğlu ve Hasan Toktaş’ın şimdilik yaşanan tartışmaların uzağında durmayı tercih etmeleri ve teşkilatı da bu konuda hareket etmeye davet etmeleri olarak açıklayabiliriz.

Hepimizin malumudur İYİ Parti’de iki milletvekiline karşı cephe oluşturan ve parti içinde muhalefet olarak en net çizgide görebileceğimiz tek cephe İYİ Parti Nilüfer İlçe teşkilatı ve partinin kurucu üyeleridir…

Oysa ülke genelinde ciddi bir karmaşa hakim parti teşkilatlarında, elbette kısa süre içinde bu hareketliliğin neresinde duracağına Bursa’nın da karar vermesi gerekecek ya da bir biçimde partinin Bursa’daki etkin isimleri böyle bir karar vermese de teşkilat kendi ivmesini yakalayacak.

Çünkü çok önemli iddialardan bahsediliyor, bu iddiaların asıl kaynağını oluşturan siyasetin finansmanı meselesinin nasıl yürütüldüğü, kimin hangi milletvekilliği sırasını kaça satın aldığı konuları da gizli saklı şeyler değil.

Mesela bir vekillik sırasının 3 milyon liraya alındığını benim dahi duymuşluğum var da aslını astarını, belgesini görmüşlüğüm yok. Dolayısıyla bu konuda biliyor, ama ispatlayamıyor durumundayız.

Bugün Sözcü Televizyonundaki konuşmasını dinlediğim, Gazeteci Deniz Zeyrek’in siyasetin şeffaflaştırılması konusundaki sözlerini çok önemsiyorum. Çünkü bahsi geçen siyasi noktaları satın alma işi, aslında tüm siyasi partilerde üç aşağı beş yukarı benzeri biçimde dönüyor ve herkes bu duruma razı.

Dolayısıyla soruyor Deniz Zeyrek; ‘Kabaca bir hesapla yılda yaklaşık 5 milyon lira, beş yılda 25 milyon lira kazanacağı bir işe girmek için bir kişi neden daha işe girip girmeyeceği dahi belli değilken 20 milyon lira harcasın? Siyaset kimlere hangi kapıları açıyor ki, bu makamlara mevkilere gelmek için insanlar bu kadar para harcıyorlar?’

Bence ülke siyasetinin geleceği açısından asıl yanıtlanması gereken soru bu. Asıl önlem alınması gereken, şeffaflaştırılması gereken süreç de bu süreç.

İYİ Parti cephesine gelecek olursak, peş peşe gelen istifaların ardından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in hesaplarının incelenmesi için başvuruda bulunan ve partinin kasasından 132 milyon liranın buhar olup uçtuğunu söyleyen, dolayısıyla Genel Başkanını bahsi olunan parayı hiç etmekle suçlayan Ümit Dikbayır, kendisi hakkındaki iddiaların da ortaya çıkartılmaması durumunda savcılığa başvuracağını söyledi.

Her iki taraf da ‘hakkımdaki iddialar ispatlanmazsa siyaseti bırakırım’ diyor, bir yandan da 132 milyon liranın nasıl buharlaştığına yönelik gerçekçi açıklama aramaktan gözlerimiz kanıyor. Açıklama bulunabiliyor mu?

Hayır…

Son olarak İYİ Parti Medya İlişkileri Başkanı ve Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu tarafından yapılan;

“Kamuoyunda bir süredir bazı istifa eden arkadaşlar esas alınarak İYİ Parti’ye haksız ve mutlak ifadelerle bir yön çizilmeye çalışılmaktadır. Eleştiri kabulümüz, ama iş gerçek dışı beyanlara geldiğinde bu başka bir şey. Ümit Dikbayır bugün Genel Başkanımızın imzaları ile tedbirli ve kesin ihraç talebi ile disiplin kuruluna sevk edilmiştir” açıklaması ile Meral Akşener’in yeğeni Ümit Dikbayır’ın kısa süre içerisinde partiden ihraç edileceğini anlamış bulunmaktayız.

İhraç olacak, ama çözüm olmayacak. Halen seçim sürecinde yaşananlar ve seçim sonrasındaki başarısızlığın hesabını kitabını tam yapamayan partide daha çok kopuşlar, iddialar, dedikodular göreceğimiz kanaatindeyim.

CHP Genel Merkezi de bunca karışıklığın yaşandığı partiden uzak durmaya meyletmiş gibi görünüyor. Ekrem İmamoğlu’ndan gelen açıklamalar bir ittifak ısrarında olmayacaklarının ilk sinyallerini verdi. Anlaşılan tabanda birleşme beklentisi hakim olacak sürecin bundan sonraki kısmında.

BİR EL DE BİZİM ÇOCUKLARA UZATSANIZ!  

Bu ülkede en zor olan şey ne biliyor musunuz?

Bitki olmak, hayvan olmak, çocuk olmak bir de kadın olmak…

En kolay olan şey ne biliyor musunuz?

Arsız olmak! Utanmaz olmak! Edepsiz olmak!

Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü

Bursa Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Ezgi Bilgin’in konuyla ilgili açıklamasındaki satır başları çok önemli:

“Edindiğimiz son resmi verilere göre Türkiye nüfusunun %26,5’ini çocuklar oluşturuyor ve ne yazık ki çocukların büyük bir çoğunluğu haklarının ihlal edildiği bir ortamda büyümek zorunda kalıyor. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programının verilerine göre; Türkiye nüfusunun 82,3 milyon olduğu dönemde 14,8 milyon kişinin yeterli gıda tüketemediği, 5 yaş altı çocukların yüzde 1,7’sinin akut yetersiz beslenme, yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığı belirtilmiştir. Gelinen noktada yoksulluk ve ekonomik krizle doğrudan bağlantılı olarak, çocukların yaşam koşullarının da zorlaştığını ve henüz resmi rakamlar paylaşılmamışsa da bu sayının ne yazık ki arttığını görebiliyoruz. Bugün Türkiye’de 2 milyondan fazla çocuğun okula aç gittiğini, gün içerisinde kantinden bir yiyecek dahi alamayacak durumda kaldığını biliyoruz”

Bunu Baro biliyor, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı biliyor ve anneler olarak sizler de biliyorsunuz, çünkü yaşıyorsunuz…

Aslında bu güne gelene kadar yıl içerisinde defalarca benzeri oranları ve benzeri rakamları paylaştım yazılarımda, ancak bu kez durum biraz daha farklı.

Derin Yoksulluk Ağı, 2021-2022 eğitim öğretim yılından bu yana ülkemiz öğrencilerinin en azından bir öğün sağlıklı yemek yemelerinin okullar eliyle garantiye alınmasını amaçlayarak bizi ‘Okul Yemekleri Koalisyonu’na dahil olmaya davet ediyor. UNESCO dahil pek çok kuruluşun bir araya gelerek destekledikleri Koalisyonun amacı 2030 yılına kadar dünyadaki 724 milyon ilkokul öğrencisine sağlıklı yemek sağlamak.

Neden bizim okul çağındaki yaklaşık 20 milyon öğrencimiz de dünyada ücretsiz sağlıklı okul öğününe erişebilen 418 milyon öğrenciyle aynı imkanları paylaşmasın…

Tüm dünyaya yardım elini uzatan büyük ülke Türkiye’nin yetersiz beslendiği için gelişim bozukluğu göstermeye başlayan kendi çocuklarına da yardım eli uzatmasının zamanı çoktan geldi!

NOT: Bizi oyalamak için önümüze sürülen suni gündemler yerine gerçek kendi gündemlerimize dönmenin tam zamanı millet. Biraz gözünüzü açın, sizin çocuklarınız yatağa aç girerken birileri altınları salkım salkım sallandırıyor ve siz de bu saçma görüntüleri beğeni içinde izliyorsanız bir doktora gidin!

 

HABERLER