Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa mitingini neden iptal etti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa mitingini neden iptal etti?

Yaklaşık 10 gündür AK Parti kurmayları teyakkuz halinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Bursa’da ağırlamak üzere toplantı üstüne toplantı gerçekleştiriyorlardı.

Amaç kusursuz bir organizasyon, mükemmel kalabalık, akıllarda kalacak bir mitingti.

Sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden hazırlıklar, teşkilat mensuplarına edilen telefonlar, ilçelerdeki organizasyonlar; günün erken saatlerinden itibaren de her yerin polis kaynadığına bizzat şahitlik ettim.

Ama iş planlandığı gibi gitmedi.

Son dakika sürprizi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bursa programı tamamen iptal oldu.

default

Bu arada, T2 tramvay hattının açılışını da son başbakan, AK Parti’nin ikinci adamı Binali Yıldırım yaptı.

Şimdi merak edilen;

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bursa programını niçin iptal ettiği!..

Kulislerde farklı bilgiler dolaşıyor.

Onlardan ilki görüşmeler…

Diğeri de sağlık sorunu. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun program sonucu yorgun düştüğü, bir de üstüne üstlük diş ağrısı çektiği.

Bunlar kulis bilgisi.

Bursa’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la buluşması sonbahara kaldı…

Bu işin bir tarafı.

Diğer tarafı da…

Bursa’da daha önce miting yapmaya niyetlenen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da mitingi iptal edip, İstanbul’a kaydırmıştı.

Velhasılı yatırım fakiri olan Bursa aynı zamanda miting fakiri oldu…

Bunun adı şanssızlık mı, yoksa bahtsızlık mı?

Onu da ileride öğrenmiş olacağız.

DERİCİLERDE ÇAĞLAR DÖNEMİ  

Bu köşeden daha önce Badırga‘da kurulu olan Bursa Deri İhtisas ve Karma Organize Sanayi Bölgesi’nde kongre olacağını kaleme aldık.

Kongrede Murat Çağlar ile beraber daha önce istifa eden önceki başkan Rifat Aygüler’in de aday olduğunu yazdık.

Cumartesi günü gerçekleşen kongreye toplam 137 üyeden 136’sı katıldı.

Kongre divan seçimi ile başladı. Divan seçimini Çağlar’ın listesi kazanınca kongrede ibrenin Çağlar’dan yana olduğu bir kez daha teyit edildi.

Ardından mevcut yönetim ibra edilmeyince zaten Çağlar’ın dışında adaylığını ilan eden Aygüler de aday olamadı

65 üye yönetimin ibra edilmemesi için oy kullanırken, 46 üye ibra edilmesi yönünde oy kullandı, yaklaşık 25 üye de kararsız kaldı.

Sonrasında Çağlar seçimi kazandı.

Bundan sonra neler mi olacak?

Bu hafta salı günü yönetim kurulunun ilk toplantısı gerçekleşecek, ardından görev dağılımı.

Sonrasında ise hesapların bağımsız denetçiler tarafından incelenmesi var.

Sonra ne mi olur?

İşte orası için şimdiden bir şey söylemek mümkün değil.

Sonuçta neler olacak, hep beraber göreceğiz.

Bizler göreve seçilen Çağlar ve yönetim kuruluna başarılar diliyoruz.

Takip etmeye devam…

GÖZLER BAL-GÖÇ KONGRESİNDE  

Bu hafta sonu Bursa’da bir tarafta kongreler, diğer tarafta ise etkinlikler var.

Kongrelerden biri de Bursa’nın en etkin sivil toplum kuruluşlarından biri olan BAL-GÖÇ kongresi.

Çıkan olaylardan sonra ertelenen ve kayyuma teslim edilen derneğin kongresi pazar günü gerçekleşecek.

Önceki kongreden farkı, aday sayısının üçten ikiye düşmesi.

Ya da diğer bir deyiş ile Hasan Öztürk ile Kader Özlem’in birleşip tek liste ile Emin Balkan’ın karşısına çıkması.

Bakalım, bu kongrede kimin yüzü gülecek?

Hep beraber öğrenmiş olacağız.

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa’da hangi müjdeleri verecek?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa’da hangi müjdeleri verecek?

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üç yıllık aradan sonra Bursa’da olacak.

Aslında şunu net ifade etmek gerekiyor.

Erdoğan, bu sene zarfında en az bir iki kere daha Bursa’ya gelecek. Bunu buradan yazmış olalım.

Ama öncesinde bu miting için AK Parti’de tüm teşkilatların teyakkuz halinde olduğunu ifade edelim.

Yaklaşık 10 gündür bu miting için hazırlık yapıldığına şahidiz.

Sabah akşam toplantılar, organizasyonun düzenli geçmesi için özel gayret var.

Bursa özelinde yaklaşık 400 bin üyesi olan AK Parti’nin meydana kalabalık olarak ne kadar partili toplayacağı merak konusu.

Bugünden bildiğimiz, ilçelerden Bursa’ya mitinge çok sayıda insan geleceği.

Bildiğimiz diğer bir konu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la beraber kürsüde önemli bir detay olacak.

O da Erdoğan’ın geçmişten bu yana yol arkadaşlarından olan, aksakallı olarak nitelendireceğimiz 5 ismin de kürsüde bulunacağı ve onore edileceği.

Öncesinde açılış ve konuşmaların olduğu Bursa buluşmasında asıl merak edilen Erdoğan’ın konuşurken hem yerele hem de genele ilişkin hangi mesajları vereceği.

Bu noktada asgari ücrete yapılan ara zam ve akabinde son NATO görüşmeleri mesajlarda yer alacak.

Bursa özelinde ise gerçekleşen ve gerçekleşecek yatırımlar var.

Bunların başında bitmeyen; adı hızlı, inşaatı yavaş giden hızlı tren, Orhaneli Tüneli, TEKNOSAB’la ilgili vereceği mesajlar.

Bunların her biri müjde olarak değerlendirilebilir.

Onun yanı sıra buluşmada bizim merak ettiğimiz konuların başında 2023 ve 2024 seçimlerine yönelik hangi mesajların verileceği.

Yine önceki dönem bakanlarından Faruk Çelik’in, yine önceki dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin de karşılama ve programların içinde olup olmayacağı.

Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda AK Parti’nin önümüzdeki dönem Bursa’daki yerel ve genel seçim stratejisinin de ortaya çıkacağını düşünüyoruz.

Şimdiden 2023-2024 planlarına girenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl bir sürpriz hazırlamış olduğunu bekleyip göreceğiz.

Bugün olmazsa da çok yakında öğrenmiş olacağız.

Ayrıntılar da gün içerisinde www.normhaber.com’da olacak.

 

 

DSİ’DE MÜTEAAHİTLER ÖDEME ALAMIYOR

 

Kamuya iş yapsan bir türlü, yapmasan bir türlü.

İşte bu noktada kamuya iş yapan müteahhitler oldukça dertli.

Son kararname ile fiyat farkı almaya hak kazanan müteahhitler için fiyat farkları da hak edişleri de oldukça sıkıntılı…

İşte bundan dolayı müteahhitlerin dert yandıkları kurumlardan biri de DSİ.

Bursa’da özellikle DSİ’ye iş yapan müteahhitlerin hak edişlerini uzunca bir süredir alamadıkları konusunda elektronik postamıza iletiler gelmeye başladı. Gerçekten böyle ise oldukça can sıkıcı bir durum.

Hele böyle enflasyonist bir ortamda para kuşa dönmüş oluyor.

Umarım bu durum en kısa zamanda çözülmüş olur…

Bizden hatırlatması…

 

Asgari ücret hayal kırıklığıdır!

Asgari ücret hayal kırıklığıdır!

Simit zamlandı.

Beş lira.

Ekmek zamlandı.

Beş lira.

Süt zamlandı.

20 lira.

Sigara zamlandı.

Kim bilir kaç lira…

Kiralar zamlandı.

Ortalama 4-5 bin lira.

TÜRK-İŞ haziran ayı açlık-yoksulluk sınırı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı, yani açlık sınırı 6 bin 391 lira.

Sonra…

“İşçimizi zorlu hayat koşullarına ezdirmeyeceğiz, enflasyon oranının da üzerinde bir düzenleme getireceğiz” vaadiyle toplanan, dün de yazdığım gibi kendi göbeğini kendisi bir türlü kesemeyen, Asgari Ücret Tespit Komisyonu iki kez toplandı.

Şu ana kadar telaffuz edilen rakamlardan hiçbiri 6 bin liranın altında olmadı.

Çünkü 6 bin liranın altının iler tutar yanı da yoktu.

Sonuç…

Asgari ücret açıklandı.

Mayıs 2022 itibariyle yıllık enflasyonun TÜİK tarafından yüzde 73.50 açıklandığı ülkemizde asgari ücretliye yüzde 25 ara zam ile 5 bin 500 lira asgari ücret uygun görüldü.

Hani ezdirmiyordunuz enflasyona emekçiyi?

Bu para ile kira verilecek, faturalar ödenecek, gıda ve temizlik masrafları karşılanacak, çocuklar büyütülecek, mümkünse okutulacak…

Siz inanıyor musunuz bu masala?

Açıklamanın içinde Türk İş Başkanı Ergun Atalay’ın konuştuğunu göremedim. Kendisinin bu konudaki görüşlerini çok merak ediyorum doğrusu.

Dikkate alınması gereken tek cümle ise TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol’dan gelmiş gibi görünüyor.

Asgari ücret bir başlangıç ücretidir, esas hedef ortalama ücreti artırmak olmalıdır.”

İşverenlerin bu cümlenin önemini kavramalarını canı gönülden dilerim.

Bunun dışında, belirlenen yeni asgari ücret bir hayal kırıklığıdır!

Bence mevzu erken seçim

Bence mevzu erken seçim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Temmuz Cumartesi günü Bursa’ya geliyor.

Şehir için heyecan verici bir durum.

Uzun zamandır ihmal edilen Bursa’nın bu ziyaretten beklentisi büyük. Yatırımların hızlanması, asılı kalan pek çok sorunun çözüme kavuşturulması gibi…

Doğrusu benim pek umudum yok bu konuda. Bursa hep çantada keklik görüldü, görülmeye de devam edecek gibi.

Bursa semalarından büyük müjdeler verilmesi beklentisi de hakim. Yeni asgari ücretin açıklanması gibi müjdeler…

Kısa bir araştırma yaptım. En sık kullanılan arama motoruna bugün en çok sorulan sorulardan biri ‘Erdoğan ne zaman dönecek?’ olmuş.

Kısacası vatandaş dört gözle bekliyor dönüşünü. Çünkü nedense hiçbir işin göbeğini kendi başlarına kesemeyen Asgari Ücret Tespit Komisyonu asgari ücreti görüşmek için toplanırken, ‘Açıklamayı Cumhurbaşkanımız yapar’ demişti.

Kısacası vatandaş, bu ülkenin çalışanlarının çok önemli bir kesimini oluşturan asgari ücretli ve asgari ücrete yakın civarda ücret alan vatandaş, dört gözle bekliyor bu açıklamayı. 2 Temmuz’a kadar bekletilmez zaten belli olan rakamın telaffuz edilmesi diye düşünüyorum.

Erdoğan’ın Bursa ziyaretinin önemli bir parçasını yapacağı açılışların, vereceği ödüllerin oluşturacağı kanaatini de taşımıyorum. Zaman olarak belki, ancak içerik çok daha başka olacaktır.

Ben daha ziyade AK Parti’nin kalelerinden biri olarak görülen Bursa’daki siyasi havayı ve teşkilatlardaki safların ne kadar sıklaşmış olduğunu görmek maksatlı bir ziyaret yapılacağını, tabiri caiz ise kulağı çekileceklerin kulağının çekileceği, başı okşanacakların başının okşanacağı bir aile meclisi kurulacağını düşünüyorum. Elbette bizim görmediğimiz bir alanda, kapalı kapılar ardında.

Cumhurbaşkanı tecrübeli bir siyasi lider ve önümüzdeki seçimde gerçek tabloyu görmek mühim. Erdoğan’ın derdi de bu olacaktır. Partinin ileri gelenleri ile bir araya gelmesi bu açıdan önemli.

Çünkü bu seçim dönemi özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özelinde son derece kritik.

Zira anketler Cumhurbaşkanını pek de mutlu etmeyen sonuçlar vermeye devam ediyor.

MetroPOLL Araştırma şirketinin son verilerine göre ‘kararsızlar’ dağıtıldıktan sonra Millet İttifakı’nın oyu yüzde 40,2, Cumhur İttifakı’nın oyuysa yüzde 38,1 olarak ölçüldü.

Seçimlerde ikinci tura kalındığı takdirde hangi adaya oy verirsiniz sorusunun yanıtı da memnuniyet verici değil Cumhurbaşkanı açısından.

Cumhurbaşkanının karşısında en şanslı olacak ismin yüzde 54 oy ile Mansur Yavaş olduğunu ortaya koyan anket sonucuna göre, olası bir Recep Tayyip Erdoğan-Kemal Kılıçdaroğlu karşılaşmasında, Erdoğan’ın oyu yüzde 39.8, Kılıçdaroğlu’nun oyu ise yüzde 46.1 olarak tespit edilmiş.

Yaklaşık bir yıldır anketlerden çıkan benzer sonuçları sadece biz almıyoruz elbette. Bu sonuçları AK Parti Genel Merkezi de görüyor ve değerlendiriyor. Hatta bu konularla ilgili tartışmaların zaman zaman alevlendiğine ilişkin kulisler de sızıyor sarayın kapılarından dışarıya.

Gerçek Gündem’den öğrendiğimiz kulis bilgilerine göre, iktidar içerisinde bir grup Erdoğan’a erken seçime gitmesi konusunda önerilerde bulunuyormuş.

Gerekçe ise şu; daha kötüye gitmeden seçimi yaptırmak!

Erdoğan’ın önüne koydukları simülasyonda ola ki Erdoğan yüzde 50’nin üzerine çıkamazsa, ki ellerinde bu şekilde anketler mevcut malum, ortaya çıkacak tabloda yüzde 30-35 bandında bir oyla seçimden çıkmayı umut ediyorlar. Bu oy oranının seçim zamanında yapıldığında çok daha kötü olacağını da sözlerine ekliyorlar. Dolayısıyla AK Parti bu oy oranıyla dağılmayacak, geleceğe umutla bakacak.

Aslında, hazır, en düşük emekli maaşı 2 bin 500 liradan 3 bin 500 liraya çıkarılmışken, memur maaşlarına enflasyon farkı geliyorken, asgari ücret de bir o kadar artacakken belki de tam zamanıdır bunun için.

Yeni bulunan rezervleri, NATO’da İsveç ve Finlandiya’yı teröre karşı dize getirişimizi de biraz allayıp pullarsak. Benzin indirimleri, elektriğe zam yapılmayacak müjdesi derken…

Kısacası, ben Bursa’da masaya yatırılacak asıl konunun teşkilatların seçimin erkene çekilip çekilmemesi konusundaki fikirlerini almak olacağını düşünüyorum.

 

Bu hafta sonu Orhaneli’de şenlik var

Bu hafta sonu Orhaneli’de şenlik var

Özellikle dört dağ ilçesi olarak nitelendirdiğimiz Orhaneli, Keles, Büyükorhan ve Harmancık için festivallerin büyük bir önemi vardır.

Bu yörede yaşayan hemşerilerimiz hem yılın yorgunluğunu atarlar, hem de ailece eğlenme fırsatını yakalarlar.

İşte bu bağlamda festivaller önemli.

İki yıldır pandemi nedeni ile ara verilen festivaller bu yıl kaldığı yerden başlıyor.

İlk festival de bu hafta sonu Orhaneli’de gerçekleşecek. Bu yıl 29’uncusu düzenlenecek Orhaneli Karagöz, Yaban Mersini, Ahududu, Çilek ve Kiraz Festivali, cumartesi akşamı yöresel sanatçılarla başlayacak.

Ardından pazar günü akşam geç saatlere kadar devam edecek.

Bu festival aynı zamanda Orhaneli Belediye Başkanı Ali Aykurt’un festival alanında yaptırmış olduğu restoranın ve bungalov tip evlerin de kurdelesinin kesileceği gün olacak.

Bir anlamda yeni yapılan icraatlar halkın kullanımına ve beğenisine sunulmuş olacak.

Öte yandan festivalde Gökçe, Tuğçe Kandemir ve Gripin grubu sahne alacak. Öncesinde ise en güzel ahududu, çilek, yaban mersini ve kiraz yarışmaları düzenlenecek.

Hafta sonu güzel vakit geçirmek istiyorsanız, Başkan Ali Aykurt tüm Bursalıları Orhaneli’ye bekliyor…

Aracılık etmek bizden, davete icap sizden…

GOLDWİNG YILDIZLAR CLUB HEM GEZİYOR HEM DE ÇEVREYİ TEMİZLİYOR

Kiminin av merakıdır. Av için binlerce kilometre gider.

Kiminin seyahat merakı vardır. Uçakla dünyanın bir ucuna gider.

Bu minvalde Bursa özelinde tanıdığım birkaç isim var. Onlar bu hobileri için dünyanın öbür ucuna kadar gidebilir.

O isimlerden ilk aklıma gelen DAĞDER önceki dönem başkanlarından Mustafa Kahraman’dır.

Kendisi resmi av mevsiminde Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna kadar dolaşır.

Yine seyahat merakı fazlasıyla olan isimlerden biri de Bursalı iş adamı Sami Bilge’dir.

O da bu hobisi için dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar seyahat eder.

Şimdilerde Uganda’ya gidecek Bilge…

Yine motor merakı olan bir dostum BESAŞ’ın önceki dönem müdür yardımcılarından Can Aydoğan da motosikletine binip Avrupa’yı gezenlerden.

Bir de bunu kulüp olarak yapanlar var.

O da Goldwing Yıldızlar Club.

Bursa, İzmir ve İstanbul’dan toplamda 38 gencin oluşturduğu motosiklet kulübü yılda birkaç kez oldukça farklı etkinlikler gerçekleştiriyor.

Farklı yerleri keşfediyorlar.

Bursalı iş insanı Yağız Cihan’ın da üye olduğu kulüp üyeleri Bursa’dan başladıkları bir turla Nevşehir Ürgüp, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Kayseri’yi motosikletle turlayarak toplam 3 bin km yol yaptılar.

Dile kolay 3 bin km.

Hem yeni coğrafyaları keşfettiler hem de yeni insanlar tanıdılar.

Üstüne üstlük basit bir hesapla;

Bursa ile Kuzey Makedonya’nın 714 km olduğunu hesap edersek, diğer bir ifade ile Kuzey Makedonya’ya iki kez gidip gelmişler…

Şimdi hedefte Bursa var…

Motosikletle Bursa’nın 17 ilçesini dolaşmak için program yaptıklarını, grubun Bursalı üyesi Cihan bizlerle paylaştı.

Grubun en önemli özelliklerinden biri de çevreci olması…

Gittikleri, dolaştıkları bölgede çöpleri toplayarak hem farkındalık oluşturuyorlarmış hem de çevrenin korunmasına dikkat çekiyorlarmış.

Bu seneki diğer hedeflerini de ağaçlandırma çalışmaları olarak belirleyen grup ziyaret ettikleri yerlere sonbahardan itibaren gelecek nesiller için fidan dikeceklermiş.

Bize de bu tür etkinlikleri takip etmek düşüyor…

‘Dericiler’de Çağlar listesini açıkladı…

‘Dericiler’de Çağlar listesini açıkladı…

Yazılarımızı takip edenler bilir.

Bu köşeden daha önce Badırga’da kurulu Bursa Deri İhtisas Karma Sanayi Bölgesi’nin kongresinin gerçekleşeceğini kaleme almıştık.

O kongre bu hafta sonu cumartesi günü gerçekleşecek.

Kongre ile ilgili yazımızı kaleme alırken, Murat Çağlar’ın aday olduğunu ve çalışmalara başladığını ifade etmiştik.

Karşısına da aday olarak geçen yıl temmuz ayında gerçekleşen kongrede başkanlık görevine seçilen, ardından aldığı mazbatanın mürekkebi kurumadan ağustos ayında istifa eden Rifat Aygüler’in adaylık için nabız yokladığını kaleme almıştık.

Ardından tekrar aday olmak isteyen Aygüler’in istifa gerekçeleri ortadan kalktı mı diye sorguladık.

Neden istifa etti, neden aday oluyor, diye yazdık.

Neticede Rifat Aygüler de tekrar aday olmak için yola çıktı.

Bu arada adaylık için ilk yola çıkan isim olan Murat Çağlar da önceki gün OSB üyelerine bir yemek verdi.

Yaklaşık 135 üyesi bulunan OSB’de önceki gün Çağlar’ın verdiği yemeğe oy kullanma hakkına sahip 100 üyenin katıldığı bilgisi bizlere ulaştı.

Yemekte yol arkadaşlarını da açıklayan Murat Çağlar’ın listesinde şu isimler bulunuyor.

Başkan adayı Murat Çağlar ve yönetim kurulu üyeleri adayları Zeynel Aydemir, Levent Uğurlu, Bora Güngör, Bora Akel, Hasan Köse, Ahmet Mor, Ahmet Bulut, Sabır Kınalı, Erdem Baltacıoğlu, Altan Güler, Ekrem Umut Uyguner…

Öte yandan tekrar adaylık için yola çıkan eski başkan Rifat Aygüler de Çarşamba günü üyeleri tek tek arayarak bugün Shereton’da gerçekleştireceği yemeğe davet etti.

Bugün Aygüler’in yemeğine kaç kişi katılacak?

Onu da yemek sonrası öğrenmiş olacağız.

Öte yandan Badırga Deri Sanayi Bölgesi’nde yapılması gereken ilk icraat ne diye sorsalar?

Muhtemelen üyelerden ilk gelen yanıt; atıksu tesisinin kurulması denilecektir.

Kim seçilir onu bilemeyiz, ama seçilecek yönetimin ilk yapması gereken mevcut arıtma tesisinin revizyonu ve kapasite artış projesi olacak. Yapılmaz ise neler mi olur?

Sanayi bölgesinin etrafındaki köyler kokudan geçilmez bizden hatırlatması.

Bunun dışında AB müktesebatına uygun olmadığı için bazı ihracatçı firmaların işi aksar…

TOKİ DIŞKAYA’YA ALTERNATİF YOL…

Pazartesi günü Norm Haber stüdyolarından yayınlanan Yerel Bakış programında AK Parti Gürsu İlçe Başkanı Zekeriya Hacıoğlu konuğumuz oldu.

Kendisi ile birçok konuyu konuştuk.

O konuştuğumuz konuların birçoğunu yazmayacağız.

Ama konuşulan bir iki konu var ki onları yazmak gerekiyor.

O konuların ikisi de Dışkaya’da yapılan TOKİ konutları ile ilgili. Bölgeye alternatif yol çalışması. Konuyla ilgili ciddi bir çalışma var.

Eğer bu yol yapımı gerçekleşirse yaklaşık olarak yol 6 km kısalacak.

Bu da bölgenin cazibesini arttıracak.

Öte yandan diğer bir çalışma da ilçeye meslek yüksekokulu kazandırılması ile ilgili. Hacıoğlu, bu konuda çalışmalara başlamış.

İlçeye en azından bir meslek yüksekokul kazandırma adına ciddi bir gayret gösteriyor.

Bunu da bu köşeden yazmış olalım.

Okul için de adres muhtemelen Dışkaya’daki İpekyolu Mahallesi olacak.

Bizler de süreci takip edelim.

Fırat suyu kan akıyor baksana

Fırat suyu kan akıyor baksana

Altın madeninin Fırat nehrini zehirleme ihtimali bile çevrecilerin tüylerini diken diken ederken, bu konuya duyarlı çevrelerin çağrı ve uyarıları, yıllardır bir sonuç vermemiş olmalı ki olan oldu, Fırat nehri zehirlendi.

Fırat, şimdiye kadar yaşam kaynağı olduğu topraklar ve canlıların ölüm nedeni olabileceği bir “kaza”ya uğradı.

Fırat Nehri ve üzerinde bulunan İliç Barajı’nda kirlilik iddiaları Anagold altın madeninde kullanılan siyanürü taşıyan borunun 21 Haziran gecesi patladığı iddiaları ile başladı. İddiaya göre, gece meydana gelen patlama ancak sabah saat 05.00 sıralarında fark edilerek kapatıldı. Ancak vanalar kapatılana değin yaklaşık 20 ton siyanürlü su, sülfürik asit ve çok sayıda zehirli kimyasal maddenin önce madenin altındaki dereye, oradan da Fırat Nehri’ne karışarak İliç Barajı’na ulaştığı iddia edildi.

Bu iddiaların ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çevre denetim ekiplerini bölgeye sevk etmiş. Ve ceza kesmiş, 16 milyon 441 bin TL. Bu tutar üst sınırmış. Bakanlık ayrıca savcılığı da suç duyurusunda da bulunarak konunun takipçisi olmuş.

Valilik’ten yapılan açıklamada kirliliğin nehre ulaşmadığı duyurulsa da, çevre örgütleri aynı kanıda değil.

Yine tartışmalı bir diğer konu, sızan siyanür miktarı. 20 ton diyen de var. Şirkete göre (dereye ulaşmayan) sızıntı miktarı 8 kg.

Anagold şirketi, yaptığı açıklamada, bu güne kadar sosyal amaçlı çeşitli yardımlar için 1.6 milyon dolar ayırdığını belirtiyor. Şirketin, bölgede devletten sonraki en güçlü kuruluş olduğunu dile getirdiği açıklama, “ne olacak canım, o kadar kusur kadı kızında da olur” minvalinde bir açıklama.

Üstelik bu kazaya neden olan madenin ömrü, topu temeli 40 yıl. Yıllardır çeşitli riskler konusunda yapılan uyarılara, yukarıdan bakan bürokrasi bu gün gizli bir telaşla olayın sonuçlarının endişe verici boyuta bürünmemesi için dua ediyordur.

Geri dönüşü olmayan sonuçların önlenmesi aslında çok kolay.

Yeter ki şunu bilelim;

Fırat Nehri altın madeninden daha değerlidir. Önemli bir coğrafyanın yaşam kaynağı olan bu akarsuyun felaketi bizim felaketimizdir.

ABD’li altın arama firması tasını tarağını toplayıp gittiğinde burada kaybetse bile başka nice ülkede dolarlarını kazanabilir.

Ama Fırat bir tane.

 

Bursa’nın geleceği TEKNOSAB mı?

Bursa’nın geleceği TEKNOSAB mı?

Bursa’nın geleceğinin inşasında en önemli adım yüksek katma değerli sanayileşmektir. Bu amaç doğrultusunda kurulan Bursa’nın 2. organize sanayi bölgesi TEKNOSAB, dünyanın yeni ‘silikon vadisi’ olacaktır.”

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı İbrahim Burkay, geçen akşam Bursa Sanayici İş İnsanları Derneği (BUSİAD) tarafından düzenlenen geleneksel Çekirge toplantısında gerçekleştirdiği sunumda aşağı yukarı bunları dile getirdi.

İlginç bir sunum hazırlamış sayın Başkan. Oldukça detaylı istatistiksel veriler ile uzun vadeli bir Bursa projeksiyonu da içeriyor. Bu detaylı ve iknaya dayalı anlatısı bir başka anlam da taşıyor bence. Dokuz yıldır süren BTSO başkanlığına dair (kendi kendini) bir ibra sunumu aynı zamanda.

Meslek hayatım boyunca çok sunum hazırladım, çok da sunum dinledim. Bundan çıkardığım en önemli sonuç, uzun bir sunumda ne kadar detay ve rakam varsa, o kadar bir şeyleri örtme çabası vardır!

Bu sunumun da neredeyse her başlığı sonuçta TEKNOSAB’a bağlanıyor.

Kentin onayını almadan 4 yıl gibi kısa bir sürede çalışmaların tamamlanmış olmasına övgü ile yer verilmiş.

Organize statüsündeki bu bölgede 45 bin çalışanı ile 180 bin kişilik bir uydu kent de öngörülüyor.

O bölgenin ulaşım planı belli mi?

Söz edilen uydu kentin yayılacağı alanın imar planı hazırlandı mı?

Bölgede buna uygun alt yapı çalışmaları var mı?

Söz edilen bölgenin gelişim alanı, tarım arazilerini, su havzalarını ne ölçüde etkileyecek?

Bu bölgedeki yabancı yatırımcı payı nedir?

TEKNOSAB’da üretileceğinden söz edilen yüksek teknoloji ürünleri nelerdir?

TEKNOSAB için revize edilen hızlı tren projesinin gecikme ve yatırım maliyeti ne kadar?

Bu sorulara ilişkin veri ve ayrıntılar haliyle yoktu sunumda. Böyle olunca bir sunumla çok tatlı rüyalar görmek, göstermek mümkün.

Örneğin, Bursa şehrini ABD’nin silikon vadisi olarak tanımlanan Palo Alto yapmanın bu projeden geçtiği söz ediliyor sunumda. Palo Alto, ABD’nin San Francisco şehrine komşu bir kent. Kentte hayat bulan marka ve kurumların bazıları şunlar: Google, HP, Yahoo, Microsoft, Apple, ORACLE, Intel, Facebook.

Hangi alt yapı ve özelliği ile Karacabey’in sulak tarım arazilerinin yukarıda adı geçen bölgeye rekabet etmek üzere seçildiği bilgisini de bulamıyorsunuz sunumda.

Bursa yüzölçümünde sanayinin kapladığı alanın yüzde 0.8 olduğunu belirtildi. Bunun başka gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında ne kadar düşük kaldığından söz ediliyor. Israrla Bursa’nın yeni sanayi bölgeleri ile büyüyerek gelişmesi gerektiğinden söz edildi. Ancak sanayide katma değerli üretim,  yüzölçümü ile değil teknoloji ve bilgi esaslı yapılabilir. Bunu Bursa’nın ovalarına yayılan fasoncu otomotiv ve tekstil sektörünün bize öğretmiş olması lazım.

Ülkemizde çeşitli kurumların raporları ve ilgili hukuki süreçlerin kararlarına rağmen arazilere sanayi imarı çıkarmak kolaydır. Hemen arkasından bu alanları yabancı yatırımcıya ucuz işçilik ve lojistik avantajlarla milyon dolarlara ulaşan fiyatlara satmak, bir başarı hikâyesi olarak da anlatılabilir.

Bursa sanayisi  (söz edildiği gibi) katma değeri yüksek üretime gerçekten yönelmelidir.  Böylelikle  nitelikli sanayileşme ise, kilogram başına ihracat bedelini gelişmiş ülkeler düzeyine taşımak demektir.

Gerisi rant lobisi ile Bursa’nın imtihanıdır.

Covid oldum, şok oldum!

Covid oldum, şok oldum!

Pandemi sürecinin başından bu yana ben önde, Covid arkada bir köşe kapmaca yaşadık adeta. İşim gereği çeşitli kalabalık ortamlarda bulunmak zorunda olan, ulaşımda toplu ulaşımı kullanan biri olarak, zaman zaman yaptırdığım testlerin sonucu hep negatif çıktığından ‘Covid olmadım’ diyebilirim ve bence çok da iyi dayandım.

Sonra ne mi oldu?

Sürpriz…

Covid bizim evimize de uğradı.

Boğazımda bir ağrı, yüzümde yanma, sırtımda ve belimde hafif ağrı, zaman zaman yükselen ateş derken tuttuk Bursa Şehir Hastanesi’nin yolunu.

Maksat, test yaptırmak.

Aklı başında her insanın böyle davranması gerektiğini düşünüyorum. Bu hastalığın kimde nasıl seyredeceği, nasıl sonuçlara sebep olacağı pek de öngörülemediğinden, önden tedbirli olmak kritik.

Yani kimse kimseyi bile bile hasta etmemeli!

Yolu kendisinden daha pahalı şehir hastanesini tercih ettik test yaptırmak için, çünkü bize en yakın hastane orası.

Acilden giriş yapıp, meramımızı anlatıp muayene kısmına geçtik. Sadece bir doktorun çalıştığı acil muayenede biraz sıramızı bekledik. Bu esnada çocuğunun kolunu alçıya aldırmak için gelmiş olan bir vatandaşın küçük çaplı bir hekime şiddet vakası yaşatmasını izledik (Küçük çaplı diyorum, çünkü güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle olay hemen kontrol altına alındı. Malum meselenin böyle noktalanmayan pek çok örneği var!)

Sıra bize geldi, yine halimizi anlattık, test yaptırmak istediğimizi söyledik. Acilde görevli doktorun bizi numune alınması için bir laboratuvara yönlendireceğini düşündüm, çünkü daha önceki deneyimlerimde öyle oluyordu. Bu kez doktor hanım aldı tahlil için gerekli numuneleri.

Kafamda pek çok soru oluşturan bu sınırlı kadrolu muayene ve test yaptırma süreci ile ilgili Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Tufan Kumaş ile konuşmak için can atıyordum hastaneden çıkarken.

Şehir Hastanesi’nde acil serviste neden tek doktor çalıştığı en çok merak ettiğim konuydu. Doktor sayımızdaki azalma mıydı bunun sebebi?

Bilemiyorum!” dedi Tabip Odası Başkanı. “Çok sayıda istifa eden doktorlarımız var. Biz bununla ilgili detayları istiyoruz, ama Sağlık Bakanlığı bizimle paylaşmıyor!”

Nasıl yani?

Bu şehirdeki, bu ülkedeki istifa eden doktor sayısını Sağlık Bakanlığı gizli bilgi olarak elinde mi tutuyor?

Sorun şu ki, bulgular artıyor, ama elimizde bilgi yok. Covid konusunda da bilgi alamıyoruz Sağlık Bakanlığı’ndan. Gözleme dayalı olguların arttığını söyleyebiliyoruz. Şu anda da aynı şey devam ediyor.

Takip bırakılmış durumda ve bu tehlikeli bir şey! Pandemi bitmedi! Takip ederseniz haberdar olursunuz ve önlem alırsınız. Biz ne noktaya gelince önlem alacağız? Kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz önlem almazsak!” diyor Dr. Tufan Kumaş.

Akıl almaz enflasyon rakamları ile hepimizin gönlüne taht kurmuş olan TÜİK’in halen ülkemizdeki 2020 ölüm sayısını açıklamadığını belirten Kumaş;

Açıklamadılar, çünkü ölüm sayısındaki artış ile ‘Biz pandemide çok başarılıydık’ tezi biraz sallanmaya başlayacak. Bunu ne zamana kadar saklayacaksınız? Pansuman tedbirlerle ilerleyemeyiz. Hastalık çok mutasyon geçiriyor. Yarın öbür gün kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz!” diyerek uyarıyor bizleri.

Bu arada Sağlık Bakanlığının haftalık Covid-19 verilerine göre, 13-19 Haziran’da 10 bin 954 kişinin testi pozitif çıktı, 19 kişi hayatını kaybetti.

Yani, haziranın ilk yarısında 7 bin 500 civarında seyreden haftalık vaka sayılarında, bu hafta yaklaşık yüzde 50 artış hesaplandı.

Anlayacağınız, önce Covid oldum, sonra da işittiklerim karşısında şok oldum!

Milletvekilleri de zamlardan şikâyetçi!

Milletvekilleri de zamlardan şikâyetçi!

Özellikle bugünlerde toplumun ortak sorunu olan konuların başında enflasyon canavarı geliyor.

Son zamanlarda yaşanan fiyat artışlarına ayak uydurmakta oldukça zorlanıyoruz.

Bugün aldığımızı dünden pahalı, yarından ucuza alıyoruz.

Yatırım aracı olarak vatandaşların içinden şeker, makarna, su alanlara rastlamadık, desek yalan olur.

Hatta geçen ay parasını şekere yatıran bir vatandaş bir ayda yüzde 30’un üzerinde para kazandı.

Yaşanan ekonomik durumun vehâmetini anlatmak üzere önceki gün aradığım

bir milletvekili ile sohbetimizde onun da zamlardan rahatsız olduğunu öğrendim.

Onun da şikâyetçi olduğu konuların başında akaryakıt zamları geliyor.

Haftanın belirli günlerini Ankara’da, diğer günlerini de seçim bölgesinde geçiren milletvekili dostumuz sadece haziran ayı içerisinde 800 litre akaryakıt tüketimi gerçekleştirmiş.

Diğer bir ifade ile yaklaşık 24 bin TL. sadece akaryakıt gideri ödemiş.

Bu giderler partileri tarafından ödenmiyor.

Bu ayrıntıyı da yazmış olalım.

Buna bir de hafta sonu partileri tarafından yapılan görevlendirmeleri dahil edersen, düğün dernek ziyaretlerini de ilave masraf saydın mı ortaya çıkan rakam maaşın tamamen bitmesi demektir.

Milletvekili evinde ne yiyecek, ne içecek.

Velhasıl bu dönemde milletvekili olmak ateşten gömlek giymekle eşdeğer…

HEMŞERİ BULUŞMASI BU BAYRAM DA DEVAM 

Bursa Kent Konseyi’nin ilk defa Ramazan Bayramında uygulamaya soktuğu hemşeri buluşmasına ilgi beklenenden fazla idi.

Hemşeri dernekleri Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde kendine ayrılan bölgede hemşerileri ile bayramlaşmıştı.

Bir anlamda siyasi partileri büyük bir yükten kurtarmıştı.

İlginin ve talebin olması durumunda bu buluşmaların devam etmesi planlanıyordu.

O buluşmaya bu bayramda da devam kararı alındı. Bu Kurban Bayramında yer olarak yine Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi seçildi.

Ama bu sefer bayramın üçüncü gününde…

Biz de meraklıları için bu ayrıntıyı bugünden köşemizde yazmış olalım.

YÖRE MİLLETVEKİLLERİ BÖLGELERİ İÇİN KAZANÇTIR 

Bursa milletvekillerini parti ayrımı gözetmeksizin değerlendirdiğimizde; AK Parti’de Osman Mesten, İYİ Parti Milletvekili İsmail Tatlıoğlu ve CHP Milletvekili Erkan Aydın, dört dağ ilçesi ile ilgilenen milletvekilleri olarak dikkat çekiyor.

Keza Refik Özen, göçmen ağırlıklı olmak üzere vatandaşlarımızın sorununu takip ediyor.

CHP’de Yüksel Özkan da aynı şekilde çalışıyor.

Mustafa Esgin, Karacabey, Mustafakemalpaşa; Atilla Ödünç ve Orhan Sarıbal, öncelikli olarak Kestel ve Gürsu; Zafer Işık Gemlik, Orhangazi ve İznik; Vildan Yılmaz Gürel İnegöl ve Yenişehir ağırlıklı olarak çalışıyor.

Bu açıdan bakınca yöresine hizmet eden milletvekilleri alkışlanmalıdır.

Son zamanlarda bazı hemşeri derneklerinin organizasyonunda konuştu diye bazı milletvekilleri eleştiriliyor.

Ya, şimdi sormak lazım.

Milletvekili bölgenin sorunlarını çözmüş ise bundan neden rahatsız olunur ki?

Bu onun en tabii hakkıdır…

Gerisi teferruattır…

Malumun ilamı

Malumun ilamı

Malum, sahip olduğu potansiyel ve barındırdığı genç nüfusun girişim potansiyeli yüksek bir ülkeyiz. Ürün ve hizmetlerimiz kadar sahip olduğumuz coğrafi kıymetler Türkiye için büyük fırsatlar sunuyor. İşte bu noktada sürdürülebilir bir değer yaratma kararlılığı önem taşıyor. Bunun için markalaşmanın bir memleket meselesi olarak ele alınması, buna uygun strateji ve politikalar geliştirilmesi, değerli markalar tutkusunun hem özel hem de kamu sektöründe yaygınlaşması için hep yazılıp çizilir.

Marka Gücü Endeksi belirlemede, metodolojisine en çok güvendiğim Barndfinance bu yıl marka raporunun 16’ıncısını yayınlamış. “TURKEY 100-Türkiye’nin En Değerli Markaları”(*) araştırmasına göre 1,6 milyar dolar marka değeri ile Türk Hava Yolları Türkiye’nin en değerli markası olarak tespit edilmiş. İkinci en değerli marka 1,45 milyar dolar değer ile Arçelik olmuş, 819 milyon dolar marka değeri ile Ford Otosan üçüncü.

Bu değerlemelerin ne kadar küçük olduğunu anlatmak için tek bir örnek yeterli.

Sadece ‘whatsapp’ın marka değeri 18 milyar dolar.

Çünkü günümüz marka değerlendirmede en önemli ölçü o ürün ya da hizmetin inovasyonu. Yani yeni bir şey yaratmadan daha değerli olan, var olana çok yönlü ve birbirini tamamlayan bütünlükte değer katmak.

Bu da doğal olarak bir süreç meselesi. Bir altyapı, birikim, eğitim ve günün sonunda konfor alanında sıkışıp kalmamak gerekiyor.

Gerçek anlamda dişiyle tırnağıyla yaratılan bir markanın fiyatı, yaratılmış olmasından çok, sürdürülebilir farkları ile sağlanmış değerleri ile elde ediliyor.

Bu yıl listeye 9 yeni marka dâhil olmuş; Lc Waikiki, Petrol Ofisi, IGA, Yayla, Kervan, Türkiye Sigorta, Sabiha Gökçen, Aktifbank ve Ege Seramik.

2021 yılı verileri esas alınarak gerçekleştirilen bu çalışmaya göre en değerli 100 markanın toplam değerinin bir önceki yıla göre (21,4 milyar dolar) yüzde 25 azalarak 16 milyar dolara düştüğü belirtiliyor. Şüphesiz bu değer kaybını pandemi etkisi olarak altını çizmek gerekir.

Bu durumun bir yansıması olarak bu yıl değerini en fazla arttıran (yüzde 67,2) marka Medical Park olmuş. Onu Odeabank (yüzde 48,1) izlemiş. Vestel, son iki yıl önemli değer artışı elde etmiş, önce 11. sıradan 7. Sıraya, bu yıl da 4. sıraya yükselmiş. Bu yıl ilk kez 2 havalimanı markası listede; IGA İstanbul ve Sabiha Gökçen.

Bu rapordaki ilk 100 arasına Bursa markası diyebileceğimiz yalnızca 2 marka girmiş.

  1. sıradan TOFAŞ ve 29. sıradan SÜTAŞ.

Yani çok yönlülüğü özellikle üretim ve hizmet alanında bilinen dinamizmine rağmen Bursa’nın markalar ligindeki zayıflığı devam ediyor.

Yani “malumun ilam”ına göre, Bursa’nın marka iklimi hâlâ kurak.

(*) Brandfinance 2022 Marka Raporu

Sıra imar affında mı?

Sıra imar affında mı?

AK Parti iktidarında son birkaç hafta içinde toplumun beklediği konular daha fazla konuşulmaya başlandı. O konular arasında 3600 ek gösterge, EYT, il sayısının arttırılması, hatta Suriyeli sığınmacıların kendi isteği ile gönderilmesi konuları…

Gerçek olan da şu: Gerek 3600 gösterge gerekse EYT konusunda çözüm süreci ile beraber kaynak arayışları da had safhaya çıkacak. Malum yaşanılan süreçten dolayı ek bütçe çalışmaları devam ediyor.

Bu da ne demek?

Kaynak.

İşte bu kaynağı oluşturmak için başvurulan yollardan biri direkt ve dolaylı vergiler, aflar olacaktır.

Bu konuda şimdilerde beklenen nedir diye sorsalar, muhtemelen birçok isim imar affından bahsedecektir.

Bir önceki aftan mağdur olanların olduğu ifade ediliyor.

Hatta bazı vatandaşlar parasını ödemesine rağmen, imar affından faydalanamadı.

Öte yandan yine, pandemi döneminde birçok insanımızın hastalığa yakalanmama adına dağa ve ovaya kaçtığını biliyoruz.

Birçoğu başını sokacak barınacak yerler yaptılar.

Bazıları tutanak yedi.

Bazıları yürütmeyi durdurma kararı aldı.

Böyle bir süreç devam ediyor.

Bunlar hukuki tarafı.

Bir de siyasi tarafı var.

Önümüzde hem 2023 hem de 2024 yılında gerçekleşecek önce genel ardından yerel seçimler var.

Genelde hiçbir belediye, iktidarı ve muhalefeti bu ortamda seçmenle karşı karşıya gelmek istemeyecektir.

Geriye o zaman imar affı kalıyor.

Olası bir imar affında hem devlet gelir elde etmiş olur hem de vatandaşın tepkisi olmamış olur.

Bununla beraber belki de pandemi döneminde kesilen para cezalarına da hem yüzde 50 indirim hem de gecikme alınmaz ise devlet önemli bir gelir kaynağı elde etmiş olur.

Beklenti bu yönde…

Bakalım bu beklenti gerçekleşecek mi?

Bekleyip, takip edelim…

AK PARTİ GENEL MERKEZİ’NDEN SİVİL TOPLUM ÇIKARMASI

AK Parti’de hafta geçmesin ki hem teşkilata hem seçmene yönelik bir program gerçekleşmesin. Hafta sonu milletvekillerine ilçelerde görev veren AK Parti Bursa İl Başkanlığı buralarda hem mahalle başkanları ile kahvaltıda buluştu hem de halkın sorunlarını dinledi.

Bu ortamda hem iktidar olup, hem de halkın sorunlarını dinlemek her babayiğidin harcı değil.

Herkes şikâyetçi.

Özellikle bordrolu çalışanların aldıkları maaş eve gidene kadar satın alma gücünü kaybediyor.

İşte bir anlamda hem toplumun hem kanaat önderlerinin buna bağlı olarak da STK’ların nabzını tutacak olan benzer bir çalışmayı Bursa İl Teşkilatı, AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Özlem Zengin’le hem bugün hem yarın gerçekleştirecek.

Bu sefer hedef kitlede hemşeri merkezli sivil toplum kuruluşları ve gönüllü kuruluşlarla buluşma olacak.

Pazartesi ve Salı günü hem sabah hem akşam saatlerinde gerçekleşecek çalışmalarda dikkat çeken en önemli detay özellikle pazartesi sabahı sadece Rumeli ve Balkan kökenli derneklere ayrı bir parantez açılıp onlarla özel buluşma gerçekleşmesi.

Yine pazartesi günü hemşeri merkezli diğer dernekler ile de akşam saatlerinde toplu buluşma gerçekleşeceğini ifade edelim.

Zengin’in programında ayrıca halkla ilişkiler faaliyeti olarak da Osmangazi ve Orhangazi türbeleri ve tarihi çarşı hanlar ziyareti de bulunuyor.

Salı günü de gönüllü kuruluşlar buluşması gerçekleşecek.

Bakalım hem halka hem STK’lara, hem gönüllü kuruluşlara yönelik bu buluşmaların öznesi ne olacak?
Zengin, buluşmalarda ne anlatacak?

Vatandaş neler diyecek?

En önemlisi sivil toplum kuruluşları kendilerini nasıl tarif edecek, önümüzdeki yerel ve genel seçimlere göz kırpan STK yöneticileri AK Parti Genel Merkezinin gözüne girebilmek için nasıl bir çalışma yapacaklar?

Bekleyip takip edelim

YEREL BAKIŞ’IN KONUĞU HACIOĞLU


Her hafta pazartesi günleri Norm Haber stüdyolarında yayınlanan Yerel Bakış programında birbirinden değerli konukları ağırlamaya devam ediyoruz.

Bu haftaki konuğumuz AK Parti’nin başarılı ilçe başkanlarından biri olan Gürsu İlçe Başkanı Zekeriya Hacıoğlu olacak.

Başkan Hacıoğlu ile ilçesinde yapmış olduğu çalışmaları konuşacağımız program saat 14.00’de www.normhaber.com ve Norm Haber’in sosyal medya hesaplarından yayınlanacak.

Soruları olan bu linkler üzerinden sorabilirler.

Vakti olanlar yayınımızı canlı olarak izleyebilecekleri gibi müsait olmayanlar da daha sonra yazdığımız linklerden yayınımız izleyebilirler.

Şimdiden iyi seyirler.

Belediye kurslarına bir öneri

Belediye kurslarına bir öneri

Belediyelerin en yararlı hizmetlerinden biri olarak görüyorum yaz ve kış dönemlerinde açılan, çeşitli alanlara yayılan kursları.

Çoğunlukla emeklilikten sonra ev hayatına uyum sağlamakta zorlanan kadınların ve erkeklerin tercih ettiği kurslar oldukları düşünülse de, dijital dünyanın kapılarını gençlere aralayan kursları, yabancı dil öğrenme alternatifleri ve meslek edindirmeye yönelik bölümleri ile aslında geniş bir yaş yelpazesine hizmet ediyorlar.

Bir yandan el işçiliği ağır ve sabır gerektiren bölümlerin yoğunluğu sayesinde köklerimizden gelen sanatlar ve zanaatlar bu sayede yaşatılırken, diğer yandan pek çok kesimden insan ev ekonomisine katkıda bulunma şansını yakalıyor böylece.

Öğrencilerin eğitimlerinde gerekli malzemeler için alışverişe gitmeleri bile bir ekonomik hareketliliğin habercisi.

Ben de bu kurslara katıldığım için biliyorum, kursların civarındaki esnafın kursiyerlerin yolunu nasıl gözlediğini ve burada başlı başına bir mini ekonominin döndüğünü.

Buraya kadar her şey yolunda aslında. Bu yazımda sorunlardan değil, daha ziyade önerilerden bahsetmek istiyorum.

BUSMEK’in cam boyama, çini ve suluboya kurslarına katılmış bir kursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu kurslar öğrenmeye açık her birey için hevesli oldukları alanda en azından temel bilgileri almalarını sağlayacak kadar eğitim veriyorlar. Elbette belediyelerin kontrolünde olduklarından güvenilirlikleri tartışılmaz ve istediğiniz sürece istediğiniz alanda ilerlemeniz de mümkün.

Şöyle düşünün, bu kurslardan mezun olup kurs eğiticisi olma şansınız dahi oluyor. Üstelik aldığınız eğitimin bir sertifika ile taçlandırılması ve bu sertifikanın da özgeçmiş hazırlarken anlam taşıması ayrı bir kazanç.

Tüm bu sonuçları birleştirerek, kızım için yaz tatilinin verimli geçmesinin yolunun belediyelerin kurslarına katılmaktan geçtiğine karar verdim ve araştırmalarıma başladım.

Tablet, telefon ve bilgisayar arasında geçen üç aylık zaman diliminden çok daha verimli…

Sonuç:

Yaz kurslarında bu konuda eksiklikler olduğunu düşünüyorum!

Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım, şimdiye kadar yaz mevsimi bir tatil zamanı olarak değerlendiriliyor olabilir, ancak içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar ailelerin tatile çıkmalarına, hatta memleketlerine gitmelerine dahi engel oluşturuyor.

Eksiklik de burada başlıyor işte.

Çocuğum, yaz tatilinde meraklı olduğu bir sanat dalına yönelsin, heves ettiği bir dilden birkaç kelime öğrensin, başlangıç aşamasında da olsa işine yarayacak bilgisayar programlarından birine göz atma şansı olsun dediğinizde tıkanıp kalıyorsunuz.

Çünkü 15 yaş ve altı öğrenciler için açılan kurs sayısı ve biçimi çok sınırlı.

Elbette bu yaz tatilini kaçırdık, ancak önümüzdeki yıllar için ise önerim şudur;

Okullarda belediyelerin yaz dönemi için açacakları kurslarla ilgili anketler yapılıp kurs çeşitlendirmesi buna göre oluşturulabilir. Hatta bu biçimde ön kayıt da alınabilir. Bu sayede hem çocuklarımız için hem kurs eğitimcilerimiz için hem aileler için hem de kurs ekonomisinin canlılığından yararlanan esnaf için hayırlı bir adım atmış olabiliriz.

HEPAD’IN BAHÇESİNE BİR GİDİN DERİM

Bir güzel öneri de patili dostlarımız için yapmak istedim. Her Eve Bir Pati Derneği yaz tatilinde özellikle hafta sonlarınızı değerlendirebileceğiniz harika bir mekan sunuyor sizlere. Yaşamak için bize ihtiyaç duyan patili dostlarımızı mutlu etmek için Terk Edilmişlerin Pati Bahçesini ziyaret edebilir, giderken yanınızda belki biraz da mama götürebilirsiniz.

Barınakta yaşayan patili dostlarımızın bakımlarına yardımcı olabilir, onlarla yürüyüşe çıkabilir, bahçenin kafeteryasında da soluklanabilirsiniz.

Böylece hem çocuğumuzun bu konudaki farkındalığını yükseltirsiniz hem de ruhunuza büyük bir iyilik etmiş olursunuz.

HEPAD’ın bu hafta sonu saat 13.00 ile 19.00 arasında gerçekleştirilecek bir de kermesi var. Söylemedi demeyin…

 

Tüm geliri HEPAD’a bağışlanacak olan kermes gönüllüler tarafından organize edilmiş. CampuPlus’da düzenlenecek kermeste sürpriz el işlerinin yanı sıra HEPAD’da sahiplenilmeyi bekleyen patili dostlarımızın fotoğraflarını da görebileceksiniz.

Hizmet aşkı mı yoksa istikbal aşkı mı ağır basacak?

Hizmet aşkı mı yoksa istikbal aşkı mı ağır basacak?

Seçime bir seneden kısa bir süre kaldı. Muhtemelen önümüzdeki yıl bu günlerde seçimler yapılmış, TBMM de yenilenmiş olacak.

İşte bu yarışta siyasi partiler hem TBMM’de hem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çoğunluğu sağlayabilmek adına olağanüstü gayret gösteriyorlar.

Bunun için de şimdiden saha çalışmalarına başladılar.

Saha çalışmalara çıktıklarında ilk uğrak yerlerinin başında sivil toplum kuruluşları geliyor. Allah için sivil toplumu geç öğrendik, ama pazarlama tekniklerinde çok ilerideyiz, desek abartmış sayılmayız.

Özellikle seçim zamanı hemşeri merkezli sivil toplum kuruluşlarının beyanlarına göre nüfusu sayımı gerçekleşse Bursa’nın nüfusu 15 milyondan aşağı çıkmaz.

Ağzını açan STK yöneticisi biz Bursa’da şu kadar nüfusuz, diyerek başlıyor. Ardından da beni aday gösterirseniz 200 bin oy çantada garanti, diyor.

Madem 200 bin oyun çantada, o zaman yüreğin yetiyorsa gir seçime, 200 bin oy mu alacaksın yoksa 200 oy mu?

Boyunun ölçüsünü al!..

Eğer 200 bin oy alıp TBMM’ye gidersen tüm siyasi partiler seni transfer etmek için yarışa gireceklerdir.

O zaman bir sonraki dönemi bile garanti altına almış olacaksın.

Nerede o cesaret sende, demek lazım.

Ama yutkunmak gerekiyor.

Neyse, özellikle sivil toplum kuruluşlarının atmasyonlu hemşeri sayısına kulak veren siyasilerin onları ziyaretlerini de normal karşılamak gerekir.

Malum bugünlerde birçok STK’da başkanlık yarışı yaşandı, yaşanıyor ve yaşanacak.

Sivil toplum kuruluşu yarışında başta gelenler, gerçekten derneklere hizmet etmek istiyorlarsa 2023 ve 2024 yılında gerçekleşecek seçimlerde hiçbir siyasi partiden aday olmazlar.

Derneklerine hizmet ederler.

Hemşerilerinin gönlünü kazanırlar.

Aksi durumda amaçlarının derneğe hizmet değil de kendi istikballerine hizmet olduğunu söylemek gerekir.

Bakalım sivil toplum kuruluşları yöneticileri kendilerini mi, yoksa hemşerilerini mi düşünmüşler?

Onu da önümüzdeki seçim sürecinden itibaren görmüş olacağız.

Ya da diğer bir deyiş ile hizmet aşkı mı, istikbal aşkı mı?

 

2024 YEREL SEÇİMLERİMDE NELER OLACAK?

 

Önümüzdeki genel seçimlerin ardından gündeme gelecek bir başka seçim 2024 yılında gerçekleşecek mahalli seçimler.

Mahalli seçimlerde Bursa özelinde 2019 seçimlerinde Millet İttifakı’nın adayı olan Mustafa Bozbey 2024 seçimlerinde tekrar ittifakın adayı gibi çalışmalarına devam ediyor.

Hatırlatmakta fayda var.

Bir önceki seçimlerde Millet İttifakı arasında Büyükşehir, Nilüfer, Osmangazi, Yıldırım, Mudanya, Gemlik’te CHP’nin adayını desteklerken, diğer ilçeler İYİ Parti’ye verilmişti.

Öte yandan Mustafakemalpaşa ve Orhangazi gibi ilçelerde CHP’den adaylık için yola aday çıkan bazı isimler o ilçeler ittifakta İYİ Parti’ye verilince başka partiden aday oldular.

Sonrası malum…

Gerçekleşen seçimlerde 15 Cumhur İttifakı adayı belediye başkanlığı kazanırken Millet İttifakı da 3 belediye başkanlığı kazanmıştı.

Şimdi 2024 seçimleri var.

Bu seçimlerde ittifaklar devam eder mi?

Özellikle Bursa özelinde Millet İttifakı nasıl paylaşım yapar?

İşte orası merak konusu.

Ama bizim bildiğimiz İYİ Parti’nin bugünden üç büyük ilçede aday arayışlarının olduğu.

Biz süreci bekleyip, takip edelim…

Bu ülkenin görünmeyen vatandaşları!

Bu ülkenin görünmeyen vatandaşları!

Geçtiğimiz günlerde yoğun bir yağış aldık malum ve çok şükür şehrimizde önemli bir su baskını, yaşamı tehdit edecek bir afet meydana gelmedi.

Değil mi?

Değil!

Biz bu ülkenin görünmeyen vatandaşlarıyız!” diye isyan eden mevsimlik işçiler çadırlarına dolan çamurların içinden zorlukla çıkardılar çocuklarını.

Bir can pazarı yaşandı mevsimlik işçi çadırlarında ve evet, kimse görmedi, duymadı onları. Yanlarında kimse yoktu, ne Kızılay ne AFAD ne de devletin herhangi bir yetkilisi

Çamurdan hayatlarına sessizce devam etmek zorunda kaldılar, bir gariban insan topluluğu olarak, yok sayılarak, en iyi ihtimalle günlük 160 lira kazancın peşinden ülkemizin kim bilir hangi şehrinden kopup gelmiş, kartondan evlerde yaşam mücadelesi veren insanlar olarak.

Buraya kadar yazdıklarımın bir drama dönüştürme yazısı olduğunu düşünüyorsanız sizin de TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu gibi mevsimlik tarım işçilerini yaşadıkları bölgelerde ziyaret etmenizi öneririm.

Geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdikleri ziyaretin ardından adeta insanlıklarından utandıklarını belirten İKK Sekreteri Şirin Rodoplu Şimşek, yıllardır bu ülkenin kanayan yarası olan mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına eğilmek için bir proje hazırlığı içinde olduklarının müjdesini verdi.

Doğrusunu söylemek gerekirse son derece sağlıksız koşullarda konaklayan ve altını çizerek söylüyorum ki, bizim vatandaşımız olan bu insanlara mülteci kamplarında var olan imkanları dahi sunamıyor olmak hayli zamandır yüreğimi kanatan bir yaradır.

Hep isyan ettiğimiz noktaya gelip etnik kökenleri kıyaslamak arzusunda değilim, ancak bir ülkenin görevinin öncelikli olarak kendi vatandaşını rahat ettirmek olduğunu düşünüyorum.

Mevsimlik tarım işçileri için gönüllülerin de desteği ile pek çok proje yürütülebilir. Mesela içme suları ile lağım sularının yan yana aktığı görüntülerden vatandaşını kurtarabilir bu ülke. Adını soyadını yazmak dışında okuma yazma becerisi olmayan çocukların sürekli olarak aynı döngüyü yaşamasının önüne geçecek eğitimleri de verebilir gönüllüler.

Şirin Rodoplu Şimşek’in söylediği gibi “En önemlisi barınma ihtiyacıdır. Konteynerlerden ya da Kızılay’ın çok korunaklı çadırlarından yararlanarak işçilerin kamp kuracakları alanlar daha güvenli, sağlıklı, steril hale getirilebilir

Çok doğru…

Sadece İKK’nın proje hazırlamasının ve bu konunun üzerinde durmasının yeterli olmadığı kanaatindeyim. Belediyelerin ve iş dünyasının da bu konuda harekete geçmesi bence çok önemli.

Ellerindeki yeşil kartlar dışında hiçbir sosyal güvenceleri olmayan bu insanların günlük yevmiyelerinden olmamak için yaşadıkları sağlık sorunlarında doktora gitmediklerini biliyor muydunuz?

Bu işi şehrimiz adına bir düzene sokabiliriz…

Nasıl mı?

Konu üzerinde çalışan bağımsız komisyonlar kurulmalı ve çalışma, yaşam şartlarının düzeltilmesine yönelik uygulamalı adım atılmalı. Konaklama alanlarının acilen standartlarının belirlenmesi ve bu standartlara uygun halde düzenlenmesi gerekli. Çocuklar için güvenilir alanlar yaratılmalı, eğitimleri mutlaka sağlanmalı. Çamaşırhane, ücretsiz temiz su, elektrik temin edilmeli, hem çalışma ortamında hem de yaşam ortamında hijyenik tuvalet imkanı sunulmalı

Bu şehir bu işi yapabilir. Yeter ki, istensin…

Bursa İKK bu konuda ilk adımı atan kuruluş oldu.

Ben akşam eve geldiğimde yediğim yemekten utandım…” diyerek konuyu ne kadar önemsediğini ve özümsediğini bir kez daha ortaya koyan Şirin Rodoplu Şimşek ve tüm akademik odalara bu insanlık görevinde ilk adımı attıkları için teşekkür ediyorum.

Kurbanınız murdar olmasın!

Kurbanınız murdar olmasın!

Dini bayramların ikincisi olan Kurban Bayramına sayılı günler kaldı. Malum kurban ibadeti mali bir ibadet.

Gücü yeten sorumlu.

Fakat son yıllarda bu ibadette farklı alternatifler ortaya çıktı.

Gücü yeten kendisi kesiyor.

Yetmeyenlerin bir kısmı vekalet yoluyla bu ibadetini yaptırabiliyor.

İşte bu vekalet noktasında farklı alternatifler bulunabiliyor .

Ama öncesinde bu ülkeden toplanan vekaletlerin nereye gittiğini hatırlatmak lazım.

Kimi kasaba et parasına satılırken, kimi de hiç kesilmeden birileri kurban paralarını iç etmişlerdi.

Herkesi aynı kefeye koymuyoruz.

İşini layığıyla yapanlara sözümüz yok.

Ama bu ibadeti sulandıranlara, halkımızın dini duygularını sömürüp kendine rant oluşturanlara diyecek çok laf var, ama yutkunuyoruz…

Yukarıda yazdığımız gibi biz vekalete gelelim.

Vekalet yolu ile kesim yurt içinde olabileceği gibi yurt dışında da gerçekleşebiliyor.

İşte benim itirazım burada.

Bu minvalde ortaya farklı fiyatlar çıkabiliyor.

Misal Türkiye Diyanet Vakfına yurtdışında 1.800 TL’ye verilen vekalet Türk Kızılay’ına 1.475 TL gibi bir rakama verilebiliyor.

Nereden bakarsanız bakın ikisi de devlet denetiminde olan kuruluş.

Hadi bir adım daha ileri gidelim.

Aynı vekaleti Yardımeli gibi bir derneğe küçükbaş olarak 1.190 TL’ye verebiliyorsunuz.

Hatta 975 TL’ye kadar vekaletle kurban kesenler mevcut. Üstelik vekalet yolu ile kestikleri kurbanların videosunu da gönderiyorlar.

Şimdi sormak lazım.

Bu fiyat farkı neden?..

Birileri kurbandan kendilerine rant mı çıkarıyor?

Bu işin bir tarafı diğer tarafında ise garanti kilo üzerinden toplanan vekaletler var.

Bu vekaletleri de merak etmiyorum desem yalan olacak.

Nasıl oluyor da bu kilolar garanti oluyor.

Siz et mi satıyorsunuz, yoksa insanların dini duygularını mı kullanıyorsunuz?

Birileri bunlara çeki düzen vermeli.

Yoksa vatandaşın kurban bağışı murdar olacak.

Bizden hatırlatması….

HARMANCIK’TA BAŞKANLAR AYNI FOTODA

Siyasette kağıt üzerinde kalan, uygulamaya geçmeyen söylemlerden biri de teşkilat içi seçimlerden sonra kazananın etrafında birleşelim, onun emrindeyiz, gibi içi doldurulmamış açıklamalardır.

Bu açıklamaları bugün iktidar partisinin mensupları söylediği gibi muhalefet partilerinin mensupları  da söyleyebiliyor.

Ama gerçekten seçilen başkana destek olanlar yok mu?

Var.

O ilçelerden biri de Harmancık.

Son istişareler sonucu Yakup Bayram’ın istifası sonucu başkanlık görevine atanan isim olan Ramazan Ay ve önceki dönem başkanları Hasan Hüseyin Temel,  Şirfan İpek aynı fotoğraf karesinde çay içiyorlar, sohbet ediyorlar.

Bir anlamda herkese örnek olacak fotoğraf karesi…

Darısı diğer halef ve seleflere…

 

Buna dur diyecek yok mu?

Buna dur diyecek yok mu?

Bir boks maçı öncesinde, antrenörü boksöre sürekli olarak maçı kazanacağını söylüyor ve moral veriyormuş. Maç başlamış ve bizim boksör, başlamış dayak yemeye. İlk raunt bittiğinde antrenör moral vermeye devam etmiş:

– Aferin evladım, çok iyi gidiyorsun. Adamı iyi dövdün, devam et…

İkinci raunt başlamış, değişen bir şey yok. Bizim boksör dayak yemeye devam ediyor, bir gözü de yediği yumruktan iyice morarmış. Raunt bittiğinde antrenörü:

– Çok iyi dövüştün, bravo. Adamı öyle dövdün ki neredeyse devirecektin. Devam et iyi gidiyorsun…

Üçüncü raunt başlamış. Bu kez rakip boksör daha sert yumruklar atmaya başlamış. Bizim boksörün kaşı açılmış, dudağı patlamış, burnundan kanlar gelmeye başlamış. Ringin ortasına serildi serilecek. Neyse ki gonk imdadına yetişmiş ve üçüncü raunt da bitmiş. Perişan bir şekilde, kesik kesik nefes alırken, antrenörü başlamış konuşmaya:

– Aferin evlat, bu raunt da çok iyiydin. Hatta önceki rauntlardan daha iyiydin. Çok iyi dövdün, adamı, bravo…

Boksör şöyle bir bakıp, antrenörüne dönmüş;

– Hocam, madem ben adamı çok iyi dövüp, perişan ediyorum… Peki ama biri de beni dövüyor, beni döven kim?

Ülkemizde kamu hizmetlerini gerçekleştirmek üzere atanmış ya da seçilmişler var. Hizmetleri ve yatırımları konusunda kendilerinin dünyanın gelişmiş ülkeleri ile yarıştığını iddia ediyorlar. Ancak kamu maliyesinin topluma bedeli, hiç de azımsanmayacak bir bedel.

Bu gerçek, bu kez de Prof. Dr. Aziz Akgül’ün başında olduğu Türkiye İsraf Vakfı tarafından yayınlanan 2021 raporu ile gözler önüne serildi.

Prof. Dr. Aziz Akgül, durumun vahim boyutlara ulaştığını belirterek, “En büyük israf devlette. Toplum da liderlerine bakarak israf konusunda hassasiyet göstermiyor” açıklaması yapmış.

2021 yılı verileri değerlendirilerek hazırlanan raporda, Türkiye’nin 2021 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hasılası 7 trilyon 209 milyar 40 milyon TL.

1 milyonda en fazla 3 israfa izin veren “Altı Sigma Yönetim Yaklaşımı” dikkate alındığında Türkiye’de her 1 milyon işlemde 6 bin 210 israf yapıldığı varsayımı çerçevesinde; ülke olarak 4 Sigma seviyesinde görülüyoruz. Bu varsayımdan yola çıkarak, Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15’ini israf etmektedir. Yani Türkiye, 2021’de 1 trilyon 81 milyar TL’lik kaynağını israf etmiş görünüyor.

İç borç ve SGK’nın verimsiz yönetim nedeni ile verdiği açıklar başköşede yer alıyor. Öte taraftan, kamu kurum ve kuruluşlarının merkezden uzak, yaygın birimleri, israfın kontrolünü zorlaştırıyor.

Prof. Dr. Aziz Akgül, “Sadece merkez ilçelerde 100 milyar TL’lik kaynak kaybı var. Aynı bölge için her yönetimde aynı birimler görüyoruz. Valilikte spor müdürlüğü, kaymakamlıkta, belediyelerde… Ne yapıyorlar? Londra’da, New York’ta bu yok. Bütün bu yapılarda çalışanların maaşlarını halk ödüyor. 2021’de 30 büyükşehrin 130 merkez ilçe kaymakamlığına ve 130 merkez ilçe belediyesine ayrılan toplam bütçe yılda 85 milyar liralık israfa sebebiyet vermiştir” diyerek, sözlerine şu soruyu ekliyor:

Bir bakanlık binasının sürekli yanan ışıklı tabelalara neden ihtiyacı var? Amaç ne?”

İşin en acınası yanı ise yediğimiz dayağın bilançosu.

Milli gelirin neredeyse yüzde 15’ine denk gelen ve bu rapora göre 2021’e göre israf edilen 1 trilyon 81 milyar TL ile neler yapılabilirmiş, raporda belirtilmiş:

AK Parti’de aksakallıların buluşmasında neler konuşuldu?

AK Parti’de aksakallıların buluşmasında neler konuşuldu?

Gerçek olan şu; siyasette vefa önemli bir meziyettir.

Mesele bu vefayı yaşayıp yaşatmakta.

Bursa siyasetinde vefa noktasında en önde gelen isimlerden biri önceki dönem bakanlarından Faruk Çelik’tir.

Yola beraber çıktığı arkadaşlarını hiçbir zaman unutmayan, en kötü zamanında yanlarında yer alan Çelik’in bu özelliği yeni nesil siyasetçilere örnek olsun.

Bu vefa buluşmalarından biri de önceki gün AK Parti Yıldırım İlçe eski Başkanı Mümin Demir’in bahçesinde gerçekleşti.

Demir’in kendi döneminde siyaset yaptığı yol arkadaşlarını davet ettiği yemeğe AK Parti’de önceki dönemlerde siyaset yapmış isimler katıldı.

O isimler arasında Faruk Çelik de vardı…

Kuruluştan bugüne kadar geçen süre zarfında, rahatsızlığı sebebiyle Şakir Ermiş ve vefat eden Necmi Akosman hariç, Yıldırım’da görev yapan ilçe başkanlarının da katıldığı sohbette Faruk Çelik’in yaptığı konuşma oldukça dikkat çekti.

Çelik, konuşmasında kazanımlardan bahsetti, ardından ülkenin vesayetten kurtulduğuna dikkat çekti.

Sonrasında şimdi kimse genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının ismini hatırlamıyor, diyerek önemli bir saptama yaptı.

Gerçekten de öyle değil mi?

Bugün kimsenin öncelikli konusu komutanların ismi değil.

Geçmişte hepsini neredeyse ezberlemiştik.

Bu açıdan bakınca doğru.

Buluşmada konuşulan konulardan biri de AK Parti’nin seçimlere kadar ekonomiyi düzeltmek zorunda olduğu.

Bu konuda herkes hem fikir…

Sonrasında konuşulan bir başka konu ise herkesin üzerine düşeni yapması gerekliliği. Buna genel merkez de dahil.

Buluşma bir anlamda özeleştiri gibi olmuş.

Olması gereken de bu zaten.

Bazen biz nerede hata yaptık, demek gerekiyor.

Bu konuda AK Parti’nin aksakallıları üzerine düşeni yapmış.

Acaba genel merkezdekiler de yapacak mı?

Onu da hep beraber ilerleyen süreçte görmüş olacağız.

AK PARTİ’DE İL BAŞKANLARI BULUŞMASI

Önümüzdeki seçimlere hazırlık noktasında geçmişten bugüne kadar teşkilat kademelerinde görev yapan gönüldaşları ile zaman zaman buluşma yapan AK Parti Genel Merkezi’nde önceki gün de geçmiş dönem il başkanları Ankara’da bir araya geldi.

Bursa’dan Şevket Orhan, Hayrettin Çakmak, Ayhan Salman’ın katıldığı toplantı iki aşamalı gerçekleşti.

Önce anket yapıldı, başkanların düşünceleri soruldu.

Ardından masalarda gruplar halinde beyin fırtınası gerçekleşti.

Bu arada, Temmuz ayının 6’sında da benzer bir buluşma önceki dönem belediye başkanları ile gerçekleşecek.

Bu toplantıların sonucu 2023 yılında yapılacak seçimlerde AK Parti’nin yol haritası olacak.

BBP’DEN ÜÇ İLÇEYE ATAMA

Önümüzdeki genel seçimlere Cumhur İttifakı altında kendi logosu ile girecek siyasi partilerden biri de BBP.

Bu minvalde Bursa özelinde BBP bir yandan kongrelerini gerçekleştirirken, diğer yandan da boş olan ilçelere atama gerçekleştiriyor.

BBP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı’nın da katıldığı törende, Orhaneli İlçe Başkanlığı İsmail Demir’e; Keles İlçe Başkanlığı Erdal Efe’ye; Harmancık İlçe Başkanlığı Bekir Boz’a tevdi edildi.

Bir anlamda BBP uzun zamandır eksikliğini hissettiği dağ yöresindeki teşkilatlanmasını tamamlamış oldu.

Öte yandan, ilçe kongrelerine devam eden BBP’de bu hafta Pazar günü saat 14.00’de Yıldırım İlçe Kongresi Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Bu araziler vatandaşa mı ranta mı?

Bu araziler vatandaşa mı ranta mı?

Kira ve konut fiyatlarındaki artışın tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da büyük dert olduğu ortada. Mesele öyle bir hal aldı ki, üniversite sınavını kazandıktan sonra yurtlara ya da kiralık evlere yerleşemeyen öğrencilerin yaptığı eylemler gibi ‘barınamıyoruz’ eylemleri yapacak neredeyse vatandaşlar.

Fiyatlardaki acımasızlığın önüne geçmek için hükümet kira artışlarını yüzde 25 ile sınırlamış olsa da sınırlamanın bir çözüm olmayacağını ve yan yollara sapmayı artıracağını hepimiz biliyoruz sanırım.

Bir çözüm daha buldu hükümet, ‘Arazi devletten ev vatandaştan’ formülü!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sektörün içinden gelen bir isim. Selçuk Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunu. Yüksek lisans alanı ise kentsel dönüşüm.

Ancak kendisinin işin ekonomi kısmında bir hesaplama hatası yaptığını düşünüyorum.

Belki de yapmamıştır.

Bilemeyiz…

Bildiğimiz şudur ki,

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Adana gibi illerin pilot il olarak belirleneceği arazi satışlarıyla ilgili süreç ağustos ayında başlıyor. Şimdilerde ise satışa çıkarılacak arazilerin alt yapı çalışmalarının yapıldığı belirtiliyor.

Bu demek oluyor ki, satışa çıkarılacak olan hazine arazileri belli

Şimdi gelelim işin hesaplama kısmına.

Bu arazilerin barınma ihtiyacını mevcut rakamlarla kiracı ya da ev sahibi olarak sürdüremeyecek vatandaşlara yönelik satılacağını düşünelim (Ben böyle düşünmek istiyorum). Asgari ücretin 4 bin 250 lira olduğu günümüzde en azından bin 500 lira kira veren aile, elektrik, su, doğalgaz faturalarını da eklediğinizde daha çarşıya pazara çıkmadan maaşın dörtte üçünü tüketiyor.

Karnını doyurmak için bir sonraki aya borçlu girmesi gereken vatandaş hangi parayla hangi araziyi alacak da üzerine bir de kira öderken bir yandan inşaatın sürekli artan maliyetlerini göğüsleyerek ev yapacak ve kendi evinde oturacak!..

İşte soru bu!

Bu soruyu elbette konuyla yakından ilgilenen TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek’e sordum.

Bir süre önce Koordinasyon Kurulu olarak bir araya gelen, meseleyi eniyle boyuyla tartışmaya açan Bursa’nın akademik odalarının görüşleri bence son derece kıymetli çünkü.

“İyi niyetlerle yola çıkılarak ortaya atılan bir çözüm önerisi olduğunu düşünsem de, Bursa gibi arsa maliyetleri son derece yüksek iller için bu konunun yanlış biçimlerde kullanılmasının, ranta yönelik adımlar atılmasının çok mümkün olduğunu üzülerek görüyoruz.

İçinin son derece iyi ve sınırları keskin biçimde doldurulması gereken bir proje olarak değerlendiriyoruz bu projeyi. Henüz hangi toprakların satışa çıkarılacağı, vatandaşın bu toprakları hangi biçimde alacağı ve ne şekilde konut yapacağı netlik kazanmış değil.

Bunun yanı sıra hangi vatandaşın ihtiyaç sahibi olarak belirleneceği de net değil. İşin içine müteahhitlerin girmesi durumunda proje başka noktalara yönelebilir.

Çok sıkı takip edeceğimiz, gözümüzün sürekli üzerinde olacağı bir proje olacak” diyor Rodoplu.

Akademik odalar detayları olmayan projelerden, kervan yolda düzülür mantığından hep endişe ederler ve endişeleri de hep haklı çıkar. Çünkü kervanlar yolda düzülürken vatandaşın lehine sonuçlar çıkmaz çoğunlukla.

Tarım ve orman arazilerinin inşaat alanı olarak kullanılma ihtimalinden de endişe duyuyor Şirin Rodoplu Şimşek.

Kendisine hak vermemek mümkün değil.

İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Küçükkayalar ise çok net bir özetleme yapıyor olagelen duruma ve endişelere yönelik;

Tüm yönetim kademelerinde geniş katılımlı toplantılar düzenleniyor ve bizlerin de görüşleri alınıyor, ancak bu görüşler ne kadar uygulamaya yansıyor, orası tartışılır. Hazine arazilerinin vatandaşlara satışında da aynı tanım geçerli. Başlığı olan, içi boş bir metne benziyor proje. Biz detaylarını bilmiyoruz ve detayların hem şehrimize hem de vatandaşımıza zarar verici biçimde ranta dönüşmesinden endişe ediyoruz!”

O halde, bu konuyu tüm açıklığı ile madde madde anlatarak kamuoyunu bilgilendirmek, müjdeler vermekle aynı oranda önemli bir görev.

Öyle değil mi?